Sueda's English Vocabulary
🇬🇧 » 🇹🇷
Learn Turco From Inglés
Learn Turco From Inglés
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Popular en este curso
Aprende con fichas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Sueda's English Vocabulary - Marcador
También te puede interesar
Sueda's English Vocabulary - Detalles
Niveles:
Preguntas:
1636 preguntas
🇬🇧 | 🇹🇷 |
My uncle runs a store. | Amcam bir dükkan işletir. |
I am studying pre-school teaching. | Okul öncesi öğretmenliği okuyorum. |
In my leisure time | Boş zamanlarımda |
For the time being | Şimdilik |
Nowadays | Bugünlerde |
June | Haziran |
July | Temmuz |
She can’t swim in the lake. | O, gölde yüzemez. |
I didn't speak English. | İngilizce konuşmadım. |
I didn't eat lunch. | Öğle yemeği yemedim. |
Ali doesn't eat fish. | Ali balık yemez. |
Ali doesn't like fish. | Ali balık sevmez. |
There are yellow chickens. | Sarı tavuklar var. |
There is a ball. | Bir top var. |
There's grass everywhere. | Her yer çimen. |
There's grass in the photo. | Fotoğrafta çimen var. |
There is a cat in the house. | Evde bir kedi var. |
There is a cat in the car. | Arabada bir kedi var. |
There is a cat in my car. | Arabamda bir kedi var. |
I stay at a dorm | Yurtta kalıyorum |
That's all | Bu kadar |
He is trying to live | Yaşamaya çalışıyor |
I am trying to run | Koşmaya çalışıyorum |
I brush my teeth | Dişlerimi fırçalarım |
I have breakfast. | Kahvaltı yaparım. |
Optimistic | Iyimser |
Friendly | Güleryüzlü |
I am at home | Evdeyim |
We have fun | Eğleniyoruz |
Jewelry | Takı |
I like to spend time in the kitchen | Mutfakta vakit geçirmeyi severim |
To spend time | Zaman geçirmek |
I don't like pepper and eggplant | Biber ve patlıcan sevmem |
I ate lunch. | Öğle yemeği yedim. |
I had a computer. | Bilgisayarım vardı. |
I didn't have a computer. | Bilgisayarım yoktu. |
What did you tell him? | Ona ne söyledin? |
Look at me! | Bana bak! |
A lonely path | Yalnız bir yol |
My sister came from the school. | Kız kardeşim okuldan geldi. |
The first man in space | Uzaydaki ilk insan |
Who won the space race? | Uzay yarışını kim kazandı? |
Please repeat! | Lütfen tekrarlayın! |
I'll keep this briefing quick | Bu brifingini hızlı bir şekilde tutacağım |
A change in the management team | Yönetim ekibinde bir değişiklik |
As you already know, | Bildiğin üzere, |
Our head of department is leaving his position | Bölüm Başkanımız pozisyonundan ayrılıyor |
His replacement will start nexth month. | Onun yerine geçecek gelecek ay başlayacak. |
In the meantime, we'll continue with our projects as usual. | Bu arada, projelerimize her zamanki gibi devam edeceğiz. |
There will be some improvements. | Bazı iyileştirmeler olacak. |
Staff car park | Personel otoparkı |
We've found a solution. | Bir çözüm bulduk. |
We can use the local car park until Thursday. | Yerel otoparkı Perşembe gününe kadar kullanabiliriz. |
You should go directly | Doğrudan gitmelisin |
She needs an umbrella | Bir şemsiye ihtiyacı var |
You have to leave before 6 p.m | 18: 00'den önce ayrılmalısın |
The other thing I wanted to tell you about | Sana anlatmak istediğim başka bir şey |
The canteen has introduced a cashless payment system. | Kantin nakitsiz bir ödeme sistemi getirdi. |
He won't stay here anymore | Artık burada kalmayacak |
The meeting never came off | Toplantı hiç gerçekleşmedi. |
Your salary will be paid at the end of each month. | Maaşınız her ayın sonunda ödenecektir. |
This room is messy. | Bu oda dağınık. |
Random street view | Rasgele sokak görünümü |
It looks nice. | Güzel görünüyor. |
She is at the table. | O masada. |
My uncle is in Ankara. | Amcam Ankara'da. |
She is happy. | O mutlu. |
Sometimes, I go to cafe. | Bazen kafeye giderim. |
There are MANY cafes in Tarsus. | Tarsus'ta BİRÇOK kafe var. |
My favourite cafe is close to my house. | En sevdiğim kafe evime yakındır. |
There is a huge air conditioner. | Büyük bir klima var. |
The air conditioner is on the ceiling. | Klima tavandadır. |
There are paintings on the wall. | Duvarda tablolar var. |
There is a flower on the table. | Masanın üzerinde bir çiçek var. |
I can ride a bike. | Bisiklete binebilirim. |
My bike is red. | Bisikletim kırmızı. |
After the lesson, I will study. | Dersten sonra çalışacağım. |
Repeat after me. | Benden sonra tekrar et. |
I want to review my notes. | Notlarımı gözden geçirmek istiyorum. |
After the lesson, I am going to help my mum. | Dersten sonra anneme yardım edeceğim. |
I have to wear a seat belt. | Emniyet kemeri takmak zorundayım. |
She doesn’t have to wear a seat belt. | Emniyet kemeri takmak zorunda değil. |
I must go to school. | Okula gitmeliyim. |
I mustn't drink alcohol. | Alkol içemem - içmem yasak. |
Ali must help my dad. | Ali babama yardım etmeli. |
Ali mustn't speak during the class. | Ail ders esnasında konuşamaz. - konuşması yasak. |
We must come together. | Bir araya gelmeliyiz. |
They must earn more money. | Daha fazla para kazanmalılar. |
I must help my mum. | Anneme yardım etmeliyim. |
We mustn't leave our homes. | Evlerimizi terk etmemeliyiz - etmemiz yasak. |
I am going to read a book in the afternoon. | Öğleden sonra bir kitap okuyacağım. |
I am going to go out after the lesson. | Dersin ardından dışarı çıkacağım. |
My brother is going to play computer games after the lesson. | Kardeşim dersden sonra bilgisayar oyunları oynayacak. |
Ayşe is going to buy a new dress tomorrow. | Ayşe yarın yeni bir elbise alacak. |
We are going to go to Germany next year. | Gelecek yıl Almanya'ya gideceğiz. |
I am going to help my mum. | Anneme yardım edeceğim. |
I am going to go to Uğur Schools next year. | Gelecek yıl Uoğur okullarına gideceğim. |
I am going to go to another school. | Başka bir okula gideceğim. |
I am going to play Roblox on my computer. | Bilgisayarımda Roblox oynayacağım. |
Melek and I are going to go to the same school. | Melek ve ben aynı okula gideceğiz. |