Salman Volkan's English - New Set
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Salman Volkan's English - New Set - Marcador
También te puede interesar
También te puede interesar:
Salman Volkan's English - New Set - Detalles
Niveles:
Preguntas:
1460 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Haydi Başlayalım. | Let's Start. |
Çocuklar birbirleriyle tartıştılar. | Children argued with each other. |
Ödevim var. | I have homework. |
Bilgisayara ihtiyacım var | I need a computer |
Babam bir dükkan işletir. | My dad runs a store. |
Yarın onu ziyaret edeceğim. | I' ll call on him tomorrow. |
Hayattayım. | I am alive. |
O sır tutmaz. | He doesn't keep secret. |
Ayşe bir kediye sahip. | Ayşe has a cat. |
Sırrımı tuttu. | She kept my secret. |
Ben bir ergenim. | I am a teenager. |
İlgimi kaybettim. | I lost my interest. |
Müzikle ilgileniyorum. | I am interested in music. |
Ne kadar harcadın? | How much did you spend? |
Ailemle vakit geçiririm | I spend time with my family |
Çok para harcadılar. | They spent a lot of money. |
Tatilimi Kocaeli'de geçirdim. | I spent my holiday in Kocaeli. |
Polis memuru çok sakin. | Police officer is very calm. |
Lütfen sakin ol. | Please keep calm. |
Bazı arkadaşlar akşam yemeğine uğradılar. | Some friends came over for dinner. |
Ondan özür dilemeliyim | I must apologize to her |
İyi hissediyorum. | I feel good. |
Hasta hissetti. | He felt ill. |
Yardım etmeyi teklif ettim. | I offered to help. |
Komedi filmlerini sevmiyorum. | I don't like comedy movies. |
Gerilim filmlerini severim. | I like thrillers. |
Hiç kovboy filmi izlemedim. | I never watch a western movie. |
Aksiyon filmlerini seviyor. | She loves action films. |
Mazeretlerimi söyledim ve ayrıldım. | I made my excuses and left. |
Mazeretimi açıkladım. | I explained my excuse. |
Ben dürüstüm. | I am honest. |
Dürüst olmak gerekirse, | To be honest, |
Her zaman yalan söyler. | She always tells lies. |
Gerçeği söyledim. | I told the truth. |
Pencereyi açmamın sakıncası var mı? | Do you mind if I open the window? |
Dikkatini çekmeye çalıştım | I tried to attract her attention |
Tokum. | I am full. |
Parayla doldurulmuş bir zarftır. | It is an envelope stuffed with money. |
Bana adresini mesaj atabilir misin? | Could you text me her address? |
Bir davetiye gönderdim | I sent an invitation |
"Buz Devri" bir animasyondur. | "Ice Age" is an animation. |
"Star Wars" bir bilim kurgu filmi | "Star Wars" is a science-fiction movie |
Aşk romanları yazıyor. | She writes romances. |
Affedersin! | Excuse me! |
Fakat, | However, |
Çok havalı. | She is very cool. |
Dramayı sevmiyorum. | I don't like drama. |
Kötü bir olay meydana geldi. | A bad event occured. |
Kitap fuarına gittim. | I went to book fair. |
Geçen hafta sonu bir konser vardı. | There was a concert at last weekend. |
Tiyatroda bir oyun izledim | I watched a play at theatre |
Bir davet kartı aldım. | I took an invitation card. |
Gruba katıldı. | He joined the group. |
Çok yiyecek getireceğim. | I' ll bring a lot of food. |
Bir bardak su getirdi. | She brought a glass of water. |
Bir çift eldiveni var. | She has a pair of gloves. |
Önümüzdeki ay İstanbul'da olmayı umuyorum. | I hope to be in İstanbul next month. |
Umarım! | I hope so! |
Mektubu gönderen | Sender of letter |
E-postanın alıcısı | Receiver of the e-mail |
E-postadaki tarihi gördüm. | I saw the date on the e-mail. |
Bu kafe güzel bir yer. | This cafe is a nice place. |
Şerefe! | Cheers! |
Memleketim Trabzon! | My hometown is Trabzon! |
Derse katıldı. | She attended the class. |
Bir istekte bulundum. | I made a request. |
Fiyat her şeyi içerir. | The price includes everything. |
Ailemi çok özledim. | I missed my family very much. |
Bana bir şans ver. | Give me a chance. |
Bir sanat sergisi var. | There is an art exhibition. |
Maç hakkında sohbet ettiler. | They chatted about match. |
O şık bir kız. | She is a fashionable girl. |
Çok çekici. | She is very attractive. |
Düşman savaşı kaybetti. | The enemy lost the battle. |
Gizli bir kapı. | It is a hidden door. |
Tarih hakkında iyi bir bilgiye sahiptir. | He has a good knowledge of history. |
Konuları tartıştılar. | They discussed the topics. |
Öğretmeninin cesaretlendirmesi | His teacher's encouragement |
Askerler cesaretle savaştı. | The soldiers fought with courage. |
Resmi bir sohbetti. | It was a formal conversation. |
Bu gayri resmi bir konuşma değil. | It is not an informal conversation. |
Günlük konuları tartıştılar. | They discussed daily matters. |
Onun tarzını sevmiyorum. | I don't like her manner. |
Cevabım açıktı. | My response was clear. |
Geçen Pazar barbekü yaptık. | We had a barbecue last Sunday. |
Ailem beni cesaretlendirdi. | My parents encouraged me. |
Sorularıma cevap vermedi. | He didn't respond my questions. |
Bu şaka beni güldürdü. | This joke made me laugh. |
Sözü beni gülümsetti. | His word made me smile. |
Orada yaşar. | He lives there. |
Oraya gitme! | Don't go there! |
Uzun süre orada yaşayacağım. | I will live there for a long while. |
Bir bastonla yürüyebilir. | He can walk with a cane. |
Döndür beni! | Twirl me! |
Başım Belada. | I am in trouble. |
Büyük bir sorundu. | It was a big trouble. |
Bebeği mutluluk getirdi. | Her baby brought happiness. |
Sen önderlik et, biz de seni takip edelim. | You lead and we'll follow you. |
Yanına oturdum. | I sat beside her. |
Shakespeare'den bir alıntı | A quotation from Shakespeare |