KA's English Vocabulary
🇬🇧 » 🇹🇷
Learn Turco From Inglés
Learn Turco From Inglés
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
KA's English Vocabulary - Marcador
KA's English Vocabulary - Detalles
Niveles:
Preguntas:
303 preguntas
🇬🇧 | 🇹🇷 |
My uncle runs a business. | Amcam bir iş yönetiyor. |
I will run a company. | Bir şirket yöneteceğim. |
I work every day. | Her gün çalışırım. |
Help me! | Bana yardım et! |
Let's continue. | Devam edelim. |
My children can always play in the garden. | Çocuklarım her zaman bahçede oynayabilir. |
If I need to speak with my children ... | Çocuklarımla konuşmam gerekirse... |
Ömer has many French and Swiss friends. | Ömer'in birçok Fransız ve İsviçreli arkadaşı vardır. |
Worn book | Yıpranmış kitap |
I hope you are ok. | Umarım iyisinizdir. |
I ate eggs. | Yumurta yedim. |
My wife doesn't allow. | Eşim izin vermez. |
My wife doesn't allow me. | Eşim bana izin vermez. |
My wife doesn't allow me to eat bread. | Karım ekmek yememe izin vermez. |
I had some cheese. | Biraz peynir yedim. |
I had some tea. | Biraz çay içtim. |
We ran out of olives. | Zeytinimiz bitti. |
We have run out of olives. | Zeytinimiz tükendi. (bitmiş durumda) |
I brushed my teeth. | Dişlerimi fırçaladım. |
I have a headache. | Başım ağrıyor. |
I use pills. | Hap kullanırım. |
I have headache, so I have pills. | Başım ağrıyor, bu yüzden hap atarım. |
Turkish grocery | Türk bakkalı |
There is a supermarket close to my house. | Evimin yakınında bir süpermarket var. |
I have a Turkish neighbour. | Bir Türk komşum var. |
We go to the same course. | Aynı kursa gidiyoruz. |
In the past, ... | Geçmişte, ... |
In the past we studied in the same college. | Geçmişte aynı üniversitede okuduk. |
Detached house | Müstakil ev |
I live in an apartment. | Bir apartman dairesinde yaşıyorum. |
Both yes and no | Hem evet hem de hayır |
You can plant tomato and potatoes. | Domates ve patates ekebilirsiniz. |
There is another garden. | Başka bir bahçe daha var. |
You work but you don't earn money. | Çalışıyorsun ama para kazanmıyorsun. |
I am like my father. | Ben babam gibiyim. |
I had shower. | Duş aldım. |
I got dressed. | Giyindim. |
I went to the bus stop. | Otobüs durağına gittim. |
Train - tram | Tren - tramvay |
I went by train all the way to London. | Londra'ya kadar trenle gittim. |
We went to the museum on foot. | Müzeye yürüyerek gittik. |
We toured the museum. | Müzeyi gezdik. |
Our guide helped us. | Rehberimiz bize yardımcı oldu. |
Our guide helped us a lot. | Rehberimiz bize çok yardımcı oldu. |
My wife wanted to clean up. | Eşim temizlik yapmak istedi. |
The park with the horse | Atlı park |
Park with grapes | Üzümlü park |
You can collect grapes. | Üzüm toplayabilirsin. |
My city is not crowded. | Benim şehrim kalabalık değil. |
My city is peaceful. | Benim şehrim huzurlu. |
If you need something, you can find. | Bir şeye ihtiyacın olursa, bulabilirsin. |
There are shopping centres. | Alışveriş merkezleri var. |
Nursery | Kreş |
Kindergarten | Anaokulu |
Kids play in the playground. | Çocuklar oyun alanında oynarlar. |
As I said before | Daha önce de söylediğim gibi |
As you know | Bildiğiniz gibi |
My kids wantED to go out. | Çocuklarım dışarı çıkmak istedi. |
I got dressed. | Giyindim. |
This apple is nice, BUT it is tasteless. | Bu elma güzel, ama tatsız. |
We went to the museum ON FOOT. | Müzeye yürüyerek gittik. |
I must finish this book SOON. | Bu kitabı bir an önce bitirmeliyim. |
Can you hear me? | Beni duyabiliyor musun? |
When I am tired, I sleep. | Yorgun olduğumda uyuyorum. |
When I go to work, I start to work. | İşe gittiğimde işe başlıyorum. |
When I came home yesterday, I took off my jacket. | Dün eve geldiğimde ceketimi çıkardım. |
When I came home, .... | Eve geldiğimde, .... |
When I went to the school, ... | Okula gittiğimde ... |
When I go to the city center, ... | Şehir merkezine gittiğimde ... |
When I go to the city center, I am going to buy some straberries. | Şehir merkezine gittiğimde bazı çatlaklar alacağım. |
When I go to the city center, I am going to drink coffee. | Şehir merkezine gittiğimde kahve içeceğim. |
When I go to Ankara, I am going to visit Anıtkabir. | Ankara'ya gittiğimde Anımkabir'i ziyaret edeceğim. |
When I went to Ankara, I visited Anıtkabir. | Ankara'ya gittiğimde Anirkabir'i ziyaret ettim. |
When I was tired, I had some rest. | Yorgun olduğumda biraz dinlendim. |
When I was tired, ... | Yorgun olduğumda ... |
When I was busy, ... | Meşgulken ... |
When I was tired in the morning, ... | Sabah yorgun olduğumda ... |
When I was hungry in the morning, I ate something. | Sabah açken bir şeyler yedim. |
When I come home, I take off my shoes. | Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkarıyorum. |
When I came home, I took off my shoes. | Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkardım. |
When I go to the city center, I do some shopping. | Şehir merkezine gittiğimde biraz alışveriş yapıyorum. |
Sometimes I visit the city hall. | Bazen belediyeyi ziyaret ederim. |
I might visit the city hall. | Belediye binasını ziyaret edebilirim. |
They still use letters. | Hala mektup kullanıyorlar. |
The system is based on the post office. | Sistem postaneye dayanıyor. |
I like to ride bicycle. | Bisiklete binmeyi severim. |
There are many slopes in my city. | Şehrimde birçok yamaç var. |
They can't climb the slopes with their bikes. | Bisikletleriyle yamaçlara tırmanamazlar. |
When they ride a bike, they get tired. | Bisiklete bindiklerinde yorulurlar. |
When I go to the city center, I do shopping. | Şehir merkezine gittiğimde alışveriş yaparım. |
My children like ice-cream a lot like all kids. | Çocuklarım da diğer çocuklar gibi dondurmayı çok sever. |
My children like ice-cream a lot. | Çocuklarım dondurmayı çok seviyor. |
There is a café opposite our house. | Evimizin karşısında bir kafe var. |
To get some fresh air, I go out. | Biraz temiz hava almak için dışarı çıkıyorum. |
You used to walk a lot. | Eskiden çok yürürdün. |
I used to smoke. | Eskiden sigara içerdim. |
I used to be a policeman. | Eskiden polistim. |
I used to live in Turkey. | Eskiden Türkiye'de yaşıyordum. |
Second hand cars are not expensive. | İkinci el arabalar pahalı değil. |
My vehicle broke down. | Aracım arıza yaptı. |