Reyhan's English Vocabulary
🇬🇧 » 🇹🇷
Learn Turco From Inglés
Learn Turco From Inglés
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Reyhan's English Vocabulary - Marcador
Reyhan's English Vocabulary - Detalles
Niveles:
Preguntas:
474 preguntas
🇬🇧 | 🇹🇷 |
My uncle runs a store. | Amcam bir dükkan işletiyor. |
An elderly man | Yaşlı bir adam |
In the afternoon | Öğleden sonra |
Nice to meet you! | Tanıştığımıza memnun oldum! |
Target language | Hedef dil |
I don't have any time | Hiç zamanım yok |
Theatre | Tiyatro |
She studies computer engineering | Bilgisayar mühendisliği okuyor |
What do you do at home? | Evde ne iş yapıyorsun? |
My hobbies are | Hobilerim |
Bill | Fatura |
I like to drink coffee | Kahve içmeyi severim. |
Fair | Fuar |
Famous singer | Ünlü şarkıcı |
Voice | Ses |
Before | Önce |
My favorite TV show | En sevdiğim televizyon programı |
Leading actor | Başrol oyuncusu |
Important | Önemli |
Have you ever seen a polar bear? | Hiç kutup ayısı gördün mü? |
Have you ever watched the Titanic? | Titanik'i hiç izledin mi? |
Have you ever eaten horse meat? | Hiç at eti yedin mi? |
Have you ever been to London? | Hiç Londrada bulundun mu? |
Have you ever been to Germany? | Hiç Almanya'ya gittin mi? |
Have you ever been to the Topkapı Palace? | Hiç Topkapı Sarayı'na gittin mi? |
Have you ever been to small village there? | Hiç orada küçük köye gittin mi? |
I have written a book once. | Bir kere kitap yazdım. - yazmışlığım vardır. |
I have written books twice. | İki kere kitap yazdım. - yazmışlığım vardır. |
I have seen horses three times. | Üç kere at gördüm. - görmüşlüğüm vardır. |
I have never eaten horse meat. | Hiç at eti yemişliğim yoktur.-yemedim |
I have never been to London. | Hiç Londra'da bulunmuşluğum yoktur.-gitmedim |
I have never got on a helicopter. | Hiç helikopterebinmişliğim yoktur.-binmedim |
I have never smoked. | Hiç sigara içmişliğim yoktur.-içmedim |
I have never seen a real snake. | Hiç gerçek yılan görmüşlüğüm yoktur.görmedim |
I have never been to Germany. | Hiç Almanya'da bulunmuşluğum yoktur.-gitmedim |
I have never eaten strawberry. | Hiç çilek yemişliğim yoktur.-yemedim |
I have a friend who lives in Portugal. | Portekiz'de yaşayan bir arkadaşım var. |
I have two uncles who run markets. | Piyasalar işleten iki amcam var. |
A friend who can play very well | Çok iyi oynayabilen bir arkadaş |
A friend who should play very well | Çok iyi oynaması gereken bir arkadaş |
A friend who played very well | Çok iyi oynayan bir arkadaş |
A friend who plays every day | Her gün oynayan bir arkadaş |
A woman who plays every day | Her gün oynayan bir kadın |
I don’t know the person who broke the fountain. | Çeşmeyi kıran kişiyi tanımıyorum. |
I don’t know the person who helpED us in the park. | Bize parkta yardım eden kişiyi tanımıyorum. |
I don’t know the policeman who helpED us in the park. | Bize parkta yardım eden polisi bilmiyorum. |
There is a child WHO plays the guitar. | Gitar çalan bir çocuk var. |
There is a child WHO can play the guitar. | Gitar çalabilecek bir çocuk var. |
There is a child who is smiling. | Gülümseyen bir çocuk var. |
I have a friend who is human resources manager at Metro. | Metro'da insan kaynakları yöneticisi olan bir arkadaşım var. |
Frogs eat pests which destroy crops. | Kurbağalar bitkileri yok eden zararlıları yer. |
In the park, I saw a cat which I liked so much. | Parkta çok sevdiğim bir kedi gördüm. |
I met a cat which I found on the street. | Sokakta bulduğum bir kedi ile tanıştım. |
The bus which I take every day was late today. | Her gün aldığım otobüs bugün geç kaldı. |
The flowers which are red are beautiful. | Kırmızı olan çiçekler çok güzel. |
The tea which I drank today was delicious. | Bugün içtiğim çay lezzetliydi. |
The tea which I drank every day is delicious. | Her gün içtiğim çay lezzetli. |
The dress which I bought yesterday | Dün satın aldığım elbise |
The dress which Ali bought yesterday | Ali'nin dün satın aldığı elbise |
The man that I saw in the park | Parkta gördüğüm adam |
The man that I saw in the park was old. | Parkta gördüğüm adam yaşlıydı. |
My friend who lives in Antalya | Antalya'da yaşayan arkadaşım |
My friend who lives in Antalya killed a cat. | Antalya'da yaşayan arkadaşım bir kedi öldürdü. |
My friend who lives in Antalya bought a new house. | Antalya'da yaşayan arkadaşım yeni bir ev aldı. |
The meal which I ate at the restaurant was very delicious. | Restoranda yediğim yemek çok lezzetliydi. |
Nowadays, I can see some tourists who are from Eastern countries. | Günümüzde Doğu ülkelerinden olan bazı turistleri görebiliyorum. |
People who live in İstanbul | İstanbul'da yaşayan insanlar |
People who live in İstanbul are lucky. | İstanbul'da yaşayan insanlar şanslı. |
I am going to apply for a company which has international standards. | Uluslararası standartlara sahip bir şirkete başvuracağım. |
Add new question | Yeni soru ekle |
I will save the document. | Belgeyi kaydedeceğim. |
One of my sisters | Kız kardeşlerimden biri |
Waybill | Irsaliye |
Shipment | Sevkiyat |
I have some close friends. | Bazı yakın arkadaşlarım var. |
I'm very curious. | Ben çok meraklıyım. |
International trade. | Uluslararası Ticaret. |
We get along each along well. | Birbirimizle iyi anlaşıyoruz. |
Just a second | Bir saniye (bekleyin) |
I get dressed. | Giyinirim. |
I got dressed. | Giyindim. |
I brush my teeth. | Dişlerimi fırçalarım. |
I brush my hair. | Saçımı fırçalarım. |
I am going to read a book in the afternoon. | Öğleden sonra bir kitap okuyacağım. |
I am going to go out after the lesson. | Dersin ardından dışarı çıkacağım. |
My brother is going to play computer games after the lesson. | Kardeşim dersden sonra bilgisayar oyunları oynayacak. |
Ayşe is going to buy a new dress tomorrow. | Ayşe yarın yeni bir elbise alacak. |
We are going to go to Germany next year. | Gelecek yıl Almanya'ya gideceğiz. |
I am going to help my mum. | Anneme yardım edeceğim. |
I am going to go to Uğur Schools next year. | Gelecek yıl Uoğur okullarına gideceğim. |
I am going to go to another school. | Başka bir okula gideceğim. |
I am going to play Roblox on my computer. | Bilgisayarımda Roblox oynayacağım. |
Melek and I are going to go to the same school. | Melek ve ben aynı okula gideceğiz. |
My mirror was broken. | Aynam kırıldı. |
My hand was cut. | Elim kesildi. |
Ali was killed. | Ali öldürüldü. |
Trees were cut. | Ağaçlar kesildi. |
Our house was painted. | Evimiz boyandı. |
Our shoes were stolen. | Ayakkabılarımız çalındı. |
Their house was sold. | Evleri satıldı. |