EUludağ's English
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Otros modos disponibles
Aprende con fichas
EUludağ's English - Marcador
También te puede interesar
También te puede interesar:
EUludağ's English - Detalles
Niveles:
Preguntas:
149 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Ehliyet | Driver's license |
Nehir yapay. | The river is artificial. |
Birçok saksı | Many flowerpots |
Türk halkı yardımsever idi. | Turkish people were helpful. |
Dağlar yok. | There aren't mountains. |
Sinir bozucu akrabalarım | My annoying relatives |
Görümce | Sister-in-law |
Iyi anlaşıyoruz | We get along well |
Süslü kokoş | Fashionista |
Elektrik teknisyeni | Electrical technician |
Çalışanların çoğu | Most of the employees |
Tepeye çıkmayı sevmem | I dont like to walk up a hill |
Insanlar huzurlu | People are peaceful |
Seni rahatsız etmezler | They dont disturb you |
Salıncak | Swing |
Katı kurallar | Strict rules |
Gazetenize aboneliğimi sonlandırmak için yazıyorum | I am writing to end my subscription to your newspaper |
Görümcemle iyi geçiniyorum. | I get along well with my sister-in-law. |
İnsanlar geçimini sağlayabilirler. | People can make their living. |
Öğrencileriyle iyi iletişim kurabiliyor | She can communicate well with her students |
Çim bakımlı | The lawn is well maintained |
Tekrar sınava girmeliyiz | We should take an exam again |
Araba ile seyahat etmek, otobüsle seyahat etmekten daha ucuzdur | Traveling by car is cheaper than traveling by bus |
Biz çocukluk arkadaşıyız | We are childhood friends |
Tahmin edebiliyorum | I can guess |
Başına bir şey gelebileceğini düşünmüyor | She doesn't think that anything could happen to her |
Takdire şayan - Ona hayranım | Admirable - I admire her |
Adli tatil | Judicial holiday |
Birbirimize kızarız | We get angry at eachother |
Barışırız | We make up |
Bir siparis verdim | I placed an order |
Bu akşamdan itibaren müsaitim | I am available from tonight |
Bir sebebi yok | There is no reason |
Son zamanlarda insanların çoğu kederli görünüyor | Lately most of the people seem to be grieving |
Sincaplar ağaca tırmanır | Squirrels climb trees |
Çimlerde şekerleme | Nap in the grass |
Dolambaçlı bir yolda yürüdüler | They walked down a winding path |
Jaime güldü ve Go-Go'nun kulağının arkasını kaşıdı. | Jaime laughed and scratched behind Go-Go's ear. |
Dağa doğru yürüdüm. | I walked toward the mountain. |
Kim sunmak ister | Who wants to present |
Bulanık | It is blurry |
Geceleri görünmek | Appear at night |
Bavulunu toplaması gerekiyor. | He must pack his suitcase. |
Bunlar çok önemlidir | These are essential |
Olduğu sürece | Brand |
Arada bir | Once in a while |
Dönme dolaba bindik. | We rode on the Ferris wheel. |
Yoğun saatlerde | During the rush hour |
Trene bineceğim. | I'm going to take the train. |
Vicdan | Conscience |
Bu sizin vicdanınıza kalmış. | It is up to your conscience. |
Bir stajyer avukat olarak | As a trainee lawyer |
Avrupa mutfağı bana hitap etmiyor. | European kitchen doesn't appeal to me. |
Bildiğim kadarıyla | As far as I know |
Daha önce söylediğim gibi | As I told you before |
Doktor olarak çalışıyorum. | I work as a doctor. |
Bozuk param yok | I don't have change. |
Uygun | Appropriate (apropriyit) |
Kuzey Kutbu | North pole |
Ilham verici | Inspiring |
Onun kız arkadaşının yerinde olmak istemezdim | I wouldn't have want to be in his girlfriends shoes |
Farketmek | Notice |
Alışkanlıklar | Habits |
Hiç dikkat ettinizmi | Have you ever paid attention |
Öneri - tavsiye | Suggestion - advice |
Çiğ balık | Raw fish |
Kaba | Rude, mean |
Çiçekçi | Florist |
Çiçekçi | Florist |
Kocam bir danışman. | My husband is an advisor. |
Burada bir salıncak var. | There is a swing here. |
Çocuk bahçesi | Playground |
Türkiye'de parklarda banklar var. | There are benches in parks in Turkey. |
Toprak ıslandığında salyangozlar çıkar | When the soil gets wet snails come out |
Bir salyangoz üzerine basabilirsin | You might step on a snail |
Demir parmaklık | Window grating |
Sayılar arttı | The numbers increased |
Görmüş oldum | I've realized that |
Birbirimize bu kadar yakın durmayı unutmuşuz | We forgot to stay so close to each other |
Kendine biraz alana ihtiyacın var | You need a little space to yourself |
Alışkanlıklarımız | Our habits |
Insanlar şikayet edecek bir şey bulur | Humans find something to complain about |
Doğum yaptı | She gave birth |
4 yavru kedi doğdu | 4 kittens were born |
Tırmalarlar | They scratch |
Evler yüzüyordu | The houses were floating |
Bisiklet yolu otoyolun yanındadır | Bike lane is along the highway |
Yeterince geniş değildi | It wasn't wide enough |
Yaya | Pedestrian |
Yola çıkmadım | I didnt step on the road |
Sürücüler yavaşlar | The drivers slow down |
Insanlar birçok şeyle uğraşır | People deal with many things |
Acele etmiyorlar | They don't hurry |
Çiçekçi | Florist |
Uzak görünüyor. | It seems far away. |
Bankta oturdum. | I sat on the bench. |
Sohbet etmeye ihtiyacım vardı | I needed to chit chat |
Çiçekleri dikti | He planted the flowers |
Düşünceli | Thoughtful |
Belediye | Municipality |