DündarBeren's English Page
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
DündarBeren's English Page - Marcador
También te puede interesar
También te puede interesar:
DündarBeren's English Page - Detalles
Niveles:
Preguntas:
1153 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Okula gittim. | I went to school. |
Hayvanları severim. | I like animals. |
Koşmayı severim. | I love running. |
Devam edelim. | Let's move on. |
Selam söyle ... | Say hi ... |
Lütfen bana yardım et | Please help me |
Babama yardım etmedim. | I didn't help my father. |
Masayı ben kurmadım. | I didn't set the table. |
Dersimden sonra | After my lesson |
Öğleden sonra bir kitap okuyacağım. | I am going to read a book in the afternoon. |
Dersin ardından dışarı çıkacağım. | I am going to go out after the lesson. |
Kardeşim dersden sonra bilgisayar oyunları oynayacak. | My brother is going to play computer games after the lesson. |
Ayşe yarın yeni bir elbise alacak. | Ayşe is going to buy a new dress tomorrow. |
Gelecek yıl Almanya'ya gideceğiz. | We are going to go to Germany next year. |
Anneme yardım edeceğim. | I am going to help my mum. |
Gelecek yıl bir devlet okuluna gideceğim. | I am going to go to a public school next year. |
Başka bir okula gideceğim. | I am going to go to another school. |
Bilgisayarımda Roblox oynayacağım. | I am going to play Roblox on my computer. |
Melek ve ben aynı okula gideceğiz. | Melek and I are going to go to the same school. |
Ders çalışmak istemem. | I don't want to study. |
Annem yemek yapmak istemez. | My mum doesn't want to cook. |
Yemek yapmayı severim. | I like cooking. |
İngilizce çalışmayı severiz. | We like studying English. |
Okulda çalışmaya başladım. | At school, I started to study. |
İngilizce öğrenmeye başladım. | I started to learn English. |
Kahvaltı yapmayı severim. | I like having breakfast. |
İkiz kardeşi | Her twin brother |
İspanya'da gemi kazasına uğradık | We were shipwrecked in Spain. |
Bir düşman ülkesinde | In an enemy country |
Bir işe ihtiyacı var. | She needs a job. |
Kıyafetlerini giyiyor. | She puts on her clothes. |
Viola saraya varır. | Viola arrives at the palace. |
Bir iş istedi. | He asked for a job. |
Mesajcı (elçi) oldu. | She became a messenger. |
Ona aşık. | He is in love with her. |
Babam beni sinemaya götürdü. | My dad took me to the cinema. |
O (kız) üzgün. | She is sad. |
O (kız) mutluydu. | She was happy. |
O (kız) endişeli. | She is worried. |
Kılık değiştirmem yüzünden | Because of my disguise |
Gerçeği söyleyemem. | I can't tell the truth. |
Mücevheri sever. | She likes jewels. |
Ondan geri dönmesini istedi! | He asked her to go back! |
Cesario olduğunu düşünüyor. | She thinks that he is Cesario. |
Haydi dışarı çıkalım! | Let's go out! |
Hadi yapalım! | Let's do it! |
Hadi bakalım. | Let's have look it! |
Şaşırmıştım. | I was surprised. |
Şaşkınım. | I am surprised. |
O (erkek) onun kocası. | He is her husband. |
O (kız) onun karısı. | She is his wife. |
Ali Azra'ya aşık olur. | Ali falls in love with Azra. |
Çifte düğün partisi | Double wedding party |
(o erkeğin) Doğum gününü kutladık. | We celebrated his birthday. |
Bu gömleği almaya karar verdim. | I decided to buy this shirt. |
Herkese gerçeği söyledi. | He told everyone the truth. |
Ben uyandığım zaman, | When I wake up, |
Okula gittiğimde. | When I go to the school,. |
Yağmur yağdığında, | When it rains, |
Arkadaşlarımı gördüğümde | When I see my friends, |
Ayşe sabah kalktığında, | When Ayşe gets up in the morning, |
Mutlu olduğumda | When I am happy, |
Ben çoçukken, | When I was a child, |
Kalktığında | When she got up, |
Eve geldiğimde | When I came home |
Dün gece müziği dinlediklerinde, | When they listened to music last night, |
İstanbul'a gittiğimizde | When we travelled to İstanbul, |
Dün haberi izlediğimde | When I watched the news yesterday, |
Boş zamanım olduğunda oyun oynarım. | When I have free time, I play games. |
Yemek pişirdiğinizde harika kokuyor .. | When you cook meal, it smells wonderful.. |
Kız arkadaşıyla buluştuğunda heyecanlı hissediyor. | When he meets with his girlfriend, he feels excited. |
Arkadaşlarımı gördüğümde mutlu hissediyorum. | When I see my friends, I feel happy. |
Boş zamanım olduğunda, yürüyüşe çıkmayı seviyorum. | When I have free time, I like going for a walk. |
Sabah kalktığında dişlerini fırçalar. | When she get up in the morning, she brushes her teeth. |
Ben çocukken yaramaz bir çocuktum. | When I was a child, I was a naughty boy. |
Eve geldiğimde akşam yemeği hazırdı. | When I came home, the dinner was ready. |
Ali İstanbul'a gittiğinde büyükanne ve büyükbabasını ziyaret etti. | When Ali went to İstanbul, he visited his grandparents. |
Müziği duyduklarında dans etmeye başladılar. | When they heard the music, they started to dance. |
Telefon çaldığında mutfaktaydım. | When the phone rang, I was in the kitchen. |
Veli TV izlediğinde ders çalıştım. | When Veli watched TV, I studied. |
Yağmur yağdığında evde kalırım. | When it rains, I stay at home. |
Çok eğleniyoruz. | We have so much fun. |
Plaja gitmeyi seviyorum. | I like to go to beach. |
Okyanusta yüzüyorum. | I swim in the ocean. |
Dalgalarda sıçramayı seviyorum. | I like splashing in the waves. |
Kumda oynadık. | We played on the sand. |
Su çok soğuksa | If the water is too cold, |
Kumda büyük delikler kazdım. | I digged big holes in the sand. |
Deniz kabuğu aradım. | I looked for shells. |
Bir bardak su getirdim. | I brought a glass of water. |
Her bahar gidiyoruz. | We go every spring. |
Gölde kürek çekmedim. | I didn't row on the lake. |
Su yeterince sıcaksa, | If the water is warm enough, |
Bir balık yakalarsam | If I catch a fish, |
Sırayla atladık | We took turns jumping off |
Gemi rıhtımdaydı. | The ship was in dock. |
Denizde yakalamaca oynadık. | We played catch in the sea. |
Bazı küçük kayalar aradım. | I looked for some small rocks. |
Parlak kayalar buldum. | I found shiny rocks. |
Aslan gibi davrandım. | I pretended to be a lion. |