a versatile artist | çok yönlü bir sanatçı |
a prolific writer | üretken bir yazar |
to misfile a collection | bir koleksiyonu yanlış dosyalamak |
to rediscover stolen drawings | çalınan çizimleri yeniden keşfetmek |
to predict the election results | seçim sonuçlarını tahmin etmek |
to be about to do something | bir şey yapmak üzere olmak |
to have a purpose | bir amacı olmak |
He proposed to marry to her (to propose) | onunla evlenmeyi teklif etti |
lucrative proposal | kazançlı teklif |
to involve a lot of money | çok para içermek |
a house full of peril | tehlikelerle/korkuyla dolu bir ev |
to embed tattoos in skin | dövmeleri deriye yerleştirmek/gömmek |
staple building material | temel yapı malzemesi |
UN peacekeeping | barış gücü/koruma |
I did not have any predictions | tahmin |
Characters in HIMYM intervened each other. (intervention) | müdahale |
complicating factor | zorlaştıran / karmaşık hale getiren |
to prove a thesis | kanıtlamak |
provable option | kanıtlanabilir |
virtual glasses | sanal |
precise moment | kesin |
Turks will never integrate | birleştirmek /bütünleştirmek / harmanlama |
mandatory | zorunlu |
trivial question | önemsiz |
versatile artist | çok yönlü |
to be trapped in the elevator (to be trapped) | sıkışıp kalmak |
negotiations between two countries (negotiation) | müzakereler |
to habite | yerleşmek |
a habitable planet | yaşanabilir |
inhabitant | yaşayanlar/ sakinler |
immensely | son derece |
Turkish "constitution" | anayasa |
relatively | nispeten, görece |
to force | zorlamak |
dramatically | çok ciddi bir şekilde |
to outnumber | sayıca geçmek |
to force sth "to" do sth | bir şeyi bir şey yapmaya zorlamak |
vessel | gemi |
to cross | geçmek |
to strech | uzanmak, uzatmak |
controversial | tartışmalı |
luggage | yük (yolculuk esnasında yolcunun yükü) |
suitcase, bag | valiz |
cupboard | dolap (mutfakta) |
pal | arkadaş |
penpal | mektup arkadaşı |
blood circulation | kan dolaşımı |
through | vasıtasıyla, içinden doğru, boyunca |
to extinguish | söndürmek, ortadan kaldırmak |
to proceed | ilerlemek |
capital | sermaye |
profoundly affected by globalisation | son derece |
reshape | yeniden şekillendirmek |
to be subject | konu olmak, maruz kalmak |
remarkably influenced by the Revolution | oldukça |
exactly | tam olarak |
terminal | nihai, en son |
undue | gereksiz |
conception | başlangıç, bebeğin ilk kez anne rahmine yerleşmesi |
recreational | eğlencesel |
sedentary | yerleşik |
epic poem | epik şiir |
pandemi | pandemi, dünya çapındaki salgın (hastalık) |
epidemi | epidemi, (bölgesel anlamda salgın hastalık) |
chronic | kronik, devam eden hastalık |
incident | olay |
incidence | olayın meydana gelmesi |
to concern | endişe etmek, ilgilendirmek |
brisk pace | tempolu |
leading cause | önde gelen neden |
equilavent | eşdeğer |
coronary artery | kalp damar larla ilgili |
ischemic | kan azlığı |
breast cancer | meme kanseri |
to "shift" gear | değiştirmek |
peasant | köylü |
logger | ağaç kesicisi |
to breed | doğurmak |
territory | bölge, arazi |
arid | kurak |
arable | tarıma elverişli |
profitable | kârlı |
to set off | başlatmak, fitilini ateşlemek |
grave-robbing | mezar soygunculuğu |
Sanctuary | barınak |
artefact | tarihi eser |
to find its way | bir yere kadar gidip ulaşmak |
unvaluable | değersiz |
invaluable | paha biçilmez |
to "plunder" artefacts | "yağmalamak" |
subsequently | sonradan |
to exist | var olmak |
extinction | nesli tükenme |
oyster | istiridye |
clam | deniz tarağı |
to outsource | dışarıdan temin etmek |