O, yan dairede yaşayan kız. | She is the girl who lives next door. |
Bu, gece havlayan köpek. | This is the dog which barks at night. |
Kütüphanede çalışan adamı tanıyorum. | I know the man who works at the library. |
Masanın üzerindeki kitap bir romandır. | The book which is on the table is a novel. |
O, bana matematikte yardım eden öğretmen. | He is the teacher who helped me with math. |
Mavi tavanı olan bir araba gördüm. | I saw a car which has a blue roof. |
Kırmızı elbise giyen kadın benim teyzem. | The woman who is wearing a red dress is my aunt. |
Dün izlediğimiz film harikaydı. | The movie which we watched yesterday was great. |
Beş dil konuşan bir adam tanıyorlar. | They know a man who speaks five languages. |
Bu, parti için yaptığım pasta. | This is the cake which I baked for the party. |
Futbol oynayan çocuk kuzenim. | The boy who is playing football is my cousin. |
Bütün gün uyumayı seven bir kedisi var. | She has a cat which loves to sleep all day. |
Büyük bir hastanede çalışan bir doktorla tanıştım. | I met a doctor who works in a big hospital. |
Kırmızı kapısı olan ev bizim. | The house which has a red door is ours. |
Dün seni arayan kişi benim arkadaşım. | The person who called you yesterday is my friend. |
Bahçedeki çiçekler çok güzel. | The flowers which are in the garden are beautiful. |
Çok güzel şarkı söyleyen bir şarkıcı tanıyor. | She knows a singer who sings very well. |
Kırık olan bisiklet kardeşime ait. | The bike which is broken belongs to my brother. |
Şehirde kaybolmuş bir adama yardım etti. | He helped a man who was lost in the city. |
Sandalyenin üzerindeki çanta benim okul çantamdır. | The bag which is on the chair is my schoolbag. |
Ben ödevimi henüz bitirdim. | I have just finished my homework. |
O, çoktan öğle yemeğini yedi. | She has already eaten lunch. |
Hiç Paris'e gittin mi? | Have you ever been to Paris? |
Onlar hiç kar fırtınası görmediler. | They have never seen a snowstorm. |
Biz henüz müzeyi ziyaret etmedik. | We haven’t visited the museum yet. |
O, istasyona henüz vardı. | He has just arrived at the station. |
Bu kitabı çoktan okudum. | I have already read this book. |
Hiç suşi denedin mi? | Have you ever tried sushi? |
O, hiç ata binmedi. | She has never ridden a horse. |
Biz evi henüz temizlemedik. | We haven’t cleaned the house yet. |
O, annesini henüz aradı. | He has just called his mother. |
Onlar biletlerini çoktan ayırttılar. | They have already booked their tickets. |
Hiç ünlü bir kişiyle tanıştın mı? | Have you ever met a famous person? |
Ben bu filmi hiç izlemedim. | I have never watched this movie. |
O, projesini henüz bitirmedi. | She hasn’t finished her project yet. |
Biz toplantıya henüz başladık. | We have just started the meeting. |
O, çoktan ev işlerini yaptı. | He has already done his chores. |
Onlar hiç tenis oynadılar mı? | Have they ever played tennis? |
Ben hiç İtalyan yemeği yapmadım. | I have never cooked Italian food. |
Onlar ofisten henüz ayrılmadılar. | They haven’t left the office yet. |