Buscar
🇪🇸
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Invitado
Iniciar sesión
Página de inicio
0
0
0
0
0
Crear curso
Cursos
Último juego
Panel
Notificaciones
Clases
Carpetas
Exámenes
Exámenes personalizados
Ayuda
Marcador
Tienda
Premios
Amigos
Asignaturas
Modo oscuro
Identificador de usuario: 999999
Versión: 4.37.48
www.memory.es
Estás en modo de exploración. debe iniciar sesión para usar
MEM
O
RY
Inicia sesión para empezar
Index
»
Academy T1 - English Cloze - Writing
»
Grammar and Vocabulary
»
Idiomatic English
level: Idiomatic English
Questions and Answers List
level questions: Idiomatic English
Question
Answer
We didn’t get the grant, so it’s ____. / Hibeyi alamadık, bu yüzden en baştan başlıyoruz.
back to square one
Stop ___ and tell me what happened. / Lafı dolandırmayı bırak ve ne olduğunu söyle.
beating around the bush
Can you give me ____ for the project cost? / Projenin maliyeti için yaklaşık bir rakam verebilir misin?
a ballpark figure
He told a joke ___ at the meeting. / Toplantıda buzları eritmek için bir fıkra anlattı.
to break the ice
She’s been ____ to finish her thesis. / Tezini bitirmek için sabahlara kadar çalışıyor.
burning the midnight oil
I passed the test ____. / Sınavı kıl payı geçtim.
by the skin of my teeth
Their new app is ____ / Yeni uygulamaları tam bir para kaynağı.
a real cash cow.
Don’t be such ___; let’s go outside! / Böyle tembel olma, hadi dışarı çıkalım!
a couch potato
Let’s ___: do you want to invest or not? / Sadede gelelim: Yatırım yapmak istiyor musun, istemiyor musun?
cut to the chase
She’s so successful but remains ___. / O kadar başarılı ama hâlâ mütevazı.
down to earth
I ___ on the project deadline. / Proje teslim tarihinde hata yaptım.
dropped the ball
He has to ___ after breaking the rules. / Kuralları çiğnedikten sonra bedelini ödemesi gerekiyor.
face the music
Let’s ____; we’re already late. / Hadi işe başlayalım, zaten geç kaldık.
get the show on the road
She ____ after our argument. / Tartışmamızdan sonra bana sırt çevirdi.
gave me the cold shoulder
He always ___ to help his team. / Ekibine yardım etmek için her zaman ekstra çaba harcar.
goes the extra mile
You ____ with that analysis. / Bu analizle tam üstüne bastın.
hit the nail on the head
I’m ___ because I forgot my keys. / Anahtarlarımı unuttuğum için zor durumdayım.
in a pickle
She ____ and started watching that new show. / O da modaya uydu ve yeni diziyi izlemeye başladı.
jumped on the bandwagon
____; things will get better soon. / Başını dik tut; her şey yakında daha iyi olacak.
Keep your chin up
I’ve never been sick this year, ___. / Bu yıl hiç hasta olmadım, nazar değmesin.
knock on wood
Let the ____. / Sırrı açığa çıkardı.
cat out of the bag
It’s ____ for all participants. / Tüm katılımcılar için eşit bir rekabet ortamı var.
a level playing field
____, we canceled the trip. / Uzun lafın kısası, gezimizi iptal ettik.
To make a long story short
____, she called me after years. / Birdenbire, yıllar sonra beni aradı.
Out of the blue
Solving that math problem was ____. / O matematik sorusunu çözmek çok kolaydı.
a piece of cake
____ if we want to arrive on time. / Zamanında varmak istiyorsak hızlanmamız gerek.
Put the pedal to the metal
It’s raining ____ outside! / Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor!
cats and dogs
We sat in the café just ___. / Kafede sadece sohbet edip vakit geçirdik.
shooting the breeze
He ___ about the surprise party. / Sürpriz partiyle ilgili sırrı ifşa etti.
spilled the beans
The ____; make a decision. / Top artık sende; bir karar ver.
ball is in your court
After months of trying, they decided to ___. / Aylarca denedikten sonra pes etmeye karar verdiler.
throw in the towel
I’m feeling ____ today. / Bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum.
under the weather
____ and don’t tell anyone. / Çeneni kapa ve kimseye söyleme.
Zip your lip
I need to ___ for my exams. / Sınavlarım için ders çalışmam gerekiyor.
hit the books
Let’s ___ early to avoid traffic. / Trafikten kaçınmak için erkenden yola çıkalım.
hit the road
He stayed cool ___ during the crisis. / Kriz sırasında son derece sakin kaldı.
as a cucumber
That designer bag cost ___. / O tasarımcı çantası çok pahalıya mal oldu.
an arm and a leg
His constant complaints ____. / Sürekli şikayetleri beni çıldırtıyor.
drive me up the wall
You’ve got ___; you can’t eat all that! / Gözün doymuyor; hepsini yiyemezsin!
eyes bigger than your stomach
She had to ___ for everyone’s dinner. / Herkesin yemeği için hesabı ödemek zorunda kaldı.
foot the bill
Let’s ___; we might succeed. / Hadi bir deneyelim; belki başarırız.
give it a shot
They ___ at the amusement park. / Lunaparkta çok eğlendiler.
had a blast
He’s ___ for missing the deadline. / Teslim tarihini kaçırdığı için başı dertte.
in hot water
He ___ last year at 90. / Geçen yıl 90 yaşında öldü.
kicked the bucket
We’re finally ___ about the project. / Nihayet proje konusunda hemfikiriz.
on the same page
She loves ___ with her jokes. / Şakalarıyla benimle dalga geçmeyi seviyor.
to pull my leg
That name ___; I’ve heard it before. / O isim tanıdık geliyor; daha önce duydum.
rings a bell
___; the doctor will call you soon. / Sakin ol, doktor yakında seni çağıracak.
Sit tight
Let’s ___ on dinner tonight. / Bu geceki yemeği erteleyelim.
take a rain check
Our plans are still ___. / Planlarımız hâlâ belirsiz.
up in the air
___ to start the project next week. / Gelecek hafta projeye başlamayı planlıyorum.
I’m fixing
___ are invited to the party on Saturday. / Hepiniz Cumartesi günkü partiye davetlisiniz.
Y’all
___ cool; I love it! / Bu çok havalı; bayıldım!
That’s hella
That movie was ___. / O film çok sıkıcıydı.
mad boring
___, I didn’t expect him to win. / Gerçekten, kazanmasını beklemiyordum.
For real
This decision is ___; it’s the right choice. / Bu karar çok bariz; doğru seçim bu.
a no-brainer
___t; help is on the way. / Sıkı dur, yardım geliyor.
Hang tigh
He was ___ when I first met him. / Onu ilk tanıdığımda küçücük bir çocuktu.
knee-high to a grasshopper
He’s ___; nobody likes him. / O tam bir baş belası; kimse onu sevmiyor.
a real piece of work
She always ___ at her colleagues. / Her zaman meslektaşlarına laf sokar.
throws shade
You’ll have to ____ and get the surgery. / Dişini sıkıp ameliyatı olman gerekecek.
bite the bullet
Let’s ___ and finish tomorrow. / Bugünlük burada bitirelim ve yarın devam edelim.
call it a day
They ___ on the construction, and now it’s unsafe. / İnşaatta işi kolayına kaçtılar, şimdi güvensiz durumda.
cut corners
I’ll play ___ to challenge your idea. / Fikrini sorgulamak için şeytanın avukatlığını yapacağım.
devil’s advocate
Don’t ___ before they hatch. / Dereyi görmeden paçayı sıvama.
count your chickens
He’s ___ even at 70. / 70 yaşında olmasına rağmen turp gibi sağlıklı.
as fit as a fiddle
They ____ and launched the product too early. / Acele ettiler ve ürünü çok erken piyasaya sürdüler.
jumped the gun
____ for me during the interview. / Görüşme sırasında benim için dua et.
Keep your fingers crossed
Let’s ____ and move on. / Geçmişi geçmişte bırakıp devam edelim.
let bygones be bygones
She ____ on the job application deadline. / İş başvurusu tarihini kaçırdı.
missed the boat
This kind of work is not ___. / Bu tür işler bana göre değil.
my cup of tea
He’s ____; the evidence cleared him. / Artık suçsuz; kanıtlar onu akladı.
off the hook
We’ll ____ and see what happens. / Duruma göre hareket edip ne olacağını göreceğiz.
play it by ear
Sorry ____, but we can’t afford the trip. / Planlarını bozmak istemem ama seyahati karşılayamayız.
to rain on your parade
Don’t ___; things are going well as they are. / Ortalığı karıştırma; her şey yolunda gidiyor.
rock the boat
He was saved ___ when the teacher ended class. / Sınıf bittiğinde tam zamanında kurtuldu.
by the bell
She ___ by announcing her promotion first. / Terfisini önce duyurarak bütün dikkatleri üzerine çekti.
stole my thunder
The problem was ____ the whole time. / Sorun tüm bu süre boyunca burnunun dibindeydi.
right under your nose
Don’t ___ around just because you’re the boss. / Patron olduğun için güç gösterisi yapma.
throw your weight
They ___ with their old friends after the argument. / Tartışmadan sonra eski arkadaşlarıyla köprüleri yıktılar.
burned bridges
He didn’t ___ during his trial period. / Deneme süresinde beklentileri karşılayamadı.
cut the mustard
We need to ____ how much we spend. / Ne kadar harcayacağımıza bir sınır koymamız gerekiyor.
draw the line at
Solving this puzzle is easy ___. / Bu bulmacayı çözmek çocuk oyuncağı.
as pie
Don’t listen to him; he’s ____. / Onu dinleme; tamamen boş konuşuyor.
full of hot air
She ___ to defend her point. / Fikrini savunmak için risk aldı.
went out on a limb
This problem is ____. / Bu sorun çok zor bir mesele.
a hard nut to crack
They ___ with their new invention. / Yeni buluşlarıyla büyük başarı kazandılar.
hit the jackpot
_____; let’s think this through. / Acele etme; bunu bir düşünelim.
Hold your horses
We’re in ___, so let’s support each other. / Aynı durumdayız, o yüzden birbirimize destek olalım.
the same boat
After the exam, he went for a run ____. / Sınavdan sonra stres atmak için koşuya çıktı.
to let off steam
The trains ____ in this city. / Bu şehirde trenler tıkır tıkır işler.
run like clockwork
Don’t ___ at the meeting; keep things smooth. / Toplantıda huzuru bozma; işleri yolunda tut.
make waves
He ____ to get his daughter into that school. / Kızını o okula sokmak için torpil yaptı.
pulled some strings
___ and stop arguing. / Tartışmayı bırak ve kapat konuyu.
Put a lid on it
She ____ and said no more spending. / Ayağını yere vurdu ve artık harcama yapmıyoruz dedi.
put her foot down