Şartlar basittir. | The terms are straightforward. |
Önyargının üstesinden gelmek uyumlu bir çalışma ortamı için çok önemlidir. | Overcoming prejudice is crucial for a harmonious work environment. |
Birçok işçi, asgari ücretin yükseltilmesinin daha iyi bir yaşam kalitesi için gerekli olduğuna inanmaktadır. | Many workers believe that raising the minimum wage is essential for a better quality of life. |
İnsanların olumlu değişiklikleri savunması iyi bir şey. | It's good that people are advocating for positive changes. |
Gündemi herkese hatırlatacağım. | I'll remind everyone about the agenda. |
Etkili ekip çalışması için herhangi bir önyargıyı bir kenara bırakmak. | Setting aside any prejudice for effective teamwork. |
Her zamankinden daha fazla yalnız kalmak istiyorum. | I want to be alone more than ever. |
Hiçbir şey net değil. | Nothing is clear. |
Güvenli ve keyifli bir egzersiz için yüksek kaliteli spor ekipmanları gereklidir. | High-quality sport equipment is essential for a safe and enjoyable workout. |
Lütfen eve geldiğimde yiyecek almamı hatırlat. | Please remind me to buy groceries when I get home. |
Dağa tırmanmak zorlu ama ödüllendirici bir deneyimdi. | Climbing the mountain was a challenging but rewarding experience. |
Cankurtaran yüzücüleri güçlü akıntılar konusunda uyarmak zorunda kaldı. | The lifeguard had to warn swimmers about the strong currents. |
O akşam yemeği hazırlıyordu, o esnada, masayı hazırlıyordu. | She was preparing dinner, meanwhile, he was setting up the table. |
Yaklaşan macera gezisi için heyecanlıyım. | I am excited about the upcoming adventure trip. |
Film çok heyecan vericiydi. | The movie was so exciting. |
Damat, düğün takım elbisesi içinde yakışıklı görünüyordu. | The groom looked handsome in his wedding suit. |
Kaderin onları bir araya getireceğine inanıyorlardı. | They believed in the power of fate to bring them together. |
Bir yere gitmek için tekerlekli sandalye kullanır. | She uses a wheelchair to go somewhere. |
Genç daha bağımsız olmak ve kendi seçimlerini yapmak istedi. | The teenager wanted to be more independent and make her own choices. |
Sporcular yaklaşan yarışmaya hazırlanmak için çok çalıştı. | The athletes trained hard in preparation for the upcoming competition. |
Profesör, teknolojideki en son gelişmeler hakkında bilgi sahibidir. | The professor is well-informed about the latest advancements in technology. |
Çeşitli programlama dillerinde bilgilidir. | She is well-versed in various programming languages. |
Bilgili dersleriyle tanınan profesör, öğrencilerini etkileyebilir. | Known for his erudite lectures, the professor captivates his students. |
Bu benim için motive edici. | It is motivated for me. |
İstikrarlı olmak başarıyı da beraberinde getirir. | Being consistent brings success with it. |
Şirketime minnettarım. | I am grateful to my company. |
Ders kitabının arkasındaki sözlük, öğrencilerin anahtar terimleri anlamalarına yardımcı olur. | The glossary at the back of the textbook helps students understand key terms. |
Lütfen metni sesli bir şekilde oku, böylece herkes duyabilir. | Please read the passage out loud so that everyone can hear. |