der Gatte | koca |
die Konstellation | durum, hal, takımyıldızı |
die Stieftochter | Üvey kız |
die Assoziation | Bağlılık, Birlik, Ortaklık,Dernek |
die Wut | öfke |
die/der Alleinerziehende | Tek ebeveyn, yalnız yetiştiren |
die/der Alleinerstehende | Tek kişi, çocuğunu yalnız yetiştiren |
die Hälfte | yarım |
die Lebensform | yaşam tarzı |
das Schaubild | diyagram, grafik |
abnehmen | kilo vermek, azalma, küçülmek |
sich erhöhen | Arttırmak, yükselmek |
sinken | azalma, batma, çökme, atmak |
stagnieren | hiç ilerlememek, duraklamak, durgunlaşmak |
steigen | yükseltmek, tırmanış |
sich verringern | azalmak |
zunehmen | kilo alma, artma, çoğalma, yükseltmek |
die Einfachheit | kolaylık, sadelik, basitlik |
die Härte | Sertlik, katılık, acımasızlık |
die Neugier | merak, merak uyandırma |
die Rechtfertigung | gerekçe, savunma, haklı çıkarılma |
die Sicht | görünüm, görünüş, manzara |
der Stapel | yığın, küme, depo, ambar |
etwas äuẞern | bir şey ifade etmek, söylemek |
überhören | duymamazlıktan gelmek |
beiläufig | önemsiz, bu arada |
schwungvoll | şevkli, canlı, coşkun, hareketli |
vollständig | Dolu, bütün, eksiksiz, tam, tamamen |
der Befürworter | destekçi, savunucu, taraftar |
der Bezug | referans biriyle ilgili ilişkili olma |
das Fazit | Sonuç, netice |
der Kreis | Daire, yörünge, alan, çerçeve, bölge |
die Scheidung | boşanma, ayrılma |
die Verknüpfung | Bağlantı, ilişki |
befristen | sınırlı zaman, süre belirlemek, süre sınırı koymak |
scheitern | başarısızlığa uğramak |
die Geste | jest |
sich austauschen | takas, değiş tokuş etme |
entfremden | yabancılaştırmak, yabancılaşmak |
auf etwas aus sein | bir şeyin peşinde olmak |
ausgeglichen sein | dengeli olmak |
bedauernswert | içler acısı, acınacak, biçare |
die Hinsicht | açısından |
schmatzen | şapırdatmak |
binational | iki uluslu |
der Applaus | alkışlar |
der Dichter | ozan, yazar, şair |
vortragen | ileriye taşımak,oku, aktarmak, bilgi vermek, açıklamak |
unwillkürlich | istemsizce |
beiläufig | gündelik, rahat, önemsiz |
schwungvoll | şevkli |
vollständig | entegre |
intensiv | yoğun, sıkı, şiddetli |
Besitz nehmen | ele geçirmek |
Stellung nehmen | pozisyon almak |
unterschätzt | hafife alınmış, azımsamak, küçümsemek |
unterdrückt | bastırılmış, gizlenmiş |
geäuẞert | Seslendirildi, sesli söylemek |
Absicht | niyet |
das Fernlicht | uzun far |
das Fernglas | dürbün |
die Fernsteuerung | uzaktan kumanda |
das Fernweh | Yolculuk tutkusu |
das Naherholungsgebiet | yerel rekreasyon alanı, yakın dinlenme alanı |
die Nahaufnahme | Yakın çekim (foto vs) |
der Nahbereich | yakın mesafeden |
weitgehend | büyük oranda, büyük ölçüde |
absperren | kapatmak, kilitlemek |
weiträumig | geniş, engin
uzağından dolaşarak
çevresiyle birlikte |
weitgereist | Yaygın olarak seyahat edildi |
weitreichend | geniş çapta etkili
kapsamlı |
weitsichtig | hipermetrop |
weitverzweigt | yaygın dallanmış |
einkehren | Durmak, mola vermek, dinlenmek |
herumliegende | Etrafta uzanmak |
Poetry-Slam | Şiir çarpışması, yarışması |
ausdachte | uydurma, tasarlanmış |
betrat | girmek, ayak basmak, adım atmak |
traumhaft | Rüya gibi |
Slammen | Çarp -arak, yarışma |
Sieger | Galip, muzaffer, kaznan |
kriegen | almak, elde etmek |
leid | çile, yorulma, bezme, usanma |
spüren | hissetmek, duymak, sezmek |
auslösen | tetiklemek, doğurmak, yaratmak |
entziehen | geri çekmek, elinden almak, mahrum bırakmak |
belustigt | eğlendirdi |
edelstahl | paslanmaz çelik |
springen | atlamak, sıçramak, fırlamak |
reimen | kafiye |
betonnt | vurgulamak |