Onlar benim geniş ailem. | They are my extended family. |
Bunlardan biri kuzenim. | One of them is my cousin. |
Onlardan biri kuzenim değil. | One of them is not my cousin. |
Öğle yemeğinde köfte yedim. | I had meatballs for lunch. |
Akşam yemeğinde makarna yedim. | I had pasta for dinner. |
Annemle akşam yemeği hazırladım. | I prepared dinner with my mother. |
Hiçbir ülkeyi ziyaret etmem. | I don't visit any country. |
Hiçbir ülkeyi ziyaret etmedim. | I didn't visit any country. |
ANna adında bir kız var. | There is a girl named Anna. |
bir muhasebeci olarak | as an accountant |
Anna karar veriyor ki ... | Anna decides that .... |
o değişmek istiyor | she wants to change |
iş ilanları | job openings |
sonunda, nihayet | eventually |
harika bir fırsat | a great opportunity |
Anna heyecanlı. | Anna is excited. |
Eğitim seanslarına katılır. | She attends training sessions. |
Bu konuda tartışmamız gerekiyor. | We need do discuss about it. |
başarılı olmak | to succeed in |
Ali kendinden emin. | Ali is confident. |
Doğru kararı verdi. | She made the right decision. |
Zaman geçtikçe,... | As time goes on, ... |
Anna yeni işinden memnundur. | Anna is happy with her new job. |
anne ve babasına minnettar | grateful to her parents |
hayalinin peşinden gitmek | to pursue her dream |
Kafeye gidiyordum. | I was going to the cafe. |
Kız kardeşimle ödeme yapıyordum. | I was paying with my sister. |
Öğle yemeği yiyordum. | I was eating lunch. |
Film izlemiyordum. | I wasn't watching a movie. |
Öğretmenimizle konuşuyorduk. | We were speaking with our teacher. |
Annem televizyon izliyordu. | My mum was watching TV. |
Leyla cep telefonumda oyun oynamıyordu. | Leyla wasn't playing games on my mobile phone. |
Babam beni arıyordu. | My father was calling me. |
Köpek kaçıyordu. | The dog was escaping. |
Kedi bir fareyi kovalıyordu. | The cat was chasing a mouse. |
Bir kitap okuyorduk. | We were reading a book. |
Evimizi temizliyorduk. | We were cleaning our house. |
Ev ödevimi yapmam lazim. | I have to do my homework. |
Ali ödevini yapmak zorunda. | Ali has to do his homework. |
Hızlı olmak zorundayız. | We have to be quick. |
Ali ve Veli bana yardım etmek zorunda. | Ali and Veli have to help me. |
Ödevimi yapmak zorunda kaldım. | I had to do my homework. |
Anneme yardım etmek zorunda değilim. | I don't have to help my mother. |
Mary birçok kitap okumak zorunda değil. | Mary doesn't have to read many books. |
Geçen yaz bir çok kitap okuyabildim. | I could read many books in last summer. |
Adam bugün erken kalkamadı. | Adam couldn't get up early today. |
Bugün yedide kahvaltı yapacaktık. | We would have a breakfast at seven AM today. |
İnsanlar bu kitabı anlayamadı. | People couldn't understand this book. |
Öğretmenimiz derse geç kalabilir. | Our teacher might be late for class. |
Müdürümüz bizi burada bahçede görebilir. | Our principal might see us here in the garden. |
Türkiye'de hiç para harcamak zorunda değildim. | I didn't have to spend any money in Turkey. |
Okula gitmeliyim. - zorundayım | I must go to school. |
Alkol içemem - içmem yasak. | I mustn't drink alcohol. |
Ali babama yardım etmeli. - zorunda | Ali must help my dad. |
Ail ders esnasında konuşamaz. - konuşması yasak. | Ali mustn't speak during the class. |
Bir araya gelmeliyiz. - zorunda | We must come together. |
Daha fazla para kazanmalılar. - zorunda | They must earn more money. |
Anneme yardım etmeliyim. - zorunda | I must help my mum. |
Evlerimizi terk etmemeliyiz - etmemiz yasak. | We mustn't leave our homes. |
Erken kalkmak zorunda değil. mecbur değil | She doesn’t have to get up early. |
Ofise gitmeliyim. mecbur | I have to go to the office. |
Kitabı okumak zorunda değildim. mecbur değilim | I didn't have to read book. |
Yozgat'ta yaşamak zorunda değilim. mecbur değilim | I don't have to live in Yozgat. |
Ayşe Yozgat'ta yaşamak zorunda değil. mecbur değil | Ayşe doesn't have to live in Yozgat. |
Ayşe Yozgat'ta yaşamak zorunda. mecbur | Ayşe has to live in Yozgat. |