Okula gitmem 30 dakika sürüyor | It takes me 30 minutes to get to school |
İstanbul'dan İzmir'e uçabilirsin veya otobüse binebilirsiniz | You can fly from İstanbul to İzmir or you can take the bus |
Ödev yapma dün iki saatimi aldı. | Doing homework took me two hours yesterday |
Havaalanına gitmek ne kadar sürer? | How long does it take to get the airport? |
İngilizce öğrenmeniz ne kadar sürdü? | How long did it take you to learn English? |
Bir şemsiye al! Yağmur yağacak! | Take an umbrella! It is going to rain! |
Çok sıcak! Yanınıza biraz su alın! | It is very hot! Take some water with you! |
Fotoğraf çekebilir misin lütfen? | Can you take a photo, please? |
Bu sınava girmek zorunda değilsiniz. | You don't have to take this exam! |
Biraz İngilizce dersi almak istiyorum. | I want to take some English lesson. |
Ankara' da Kızılay'a metro ile gidebiliriz. | We can take the underground to Kızılay in Ankara |
Havaalanından hotele taksiye bindiler. | They took a taxi from airport to hotel. |
İşe gittiğimde, trene binerim. | When I go to work, I take the train |
Neden bir Japonca kursu almıyorsun? | Why don' t you take a Japanese course? |
Bu notu sekretere götürün. | Take this note to the secretary. |
Gitarınızı yarın getirmeyi unutmayın! | Don't forget to bring your guitar tomorrow! |
Bir bardak su getirebilir misin? | Can you bring a glass of water? |
Bahçemden biraz meyve getirdim | I brought some fruit from my garden |
Bana her zaman çiçek getiriyor | He always brings me flowers |
Bu kitabı yanına alabilirsin, ancak gelecek pazartesi geri getir. | You can take this book with you, but bring it back next Monday. |
Belçikaya gittiklerinde bana biraz çikolata getirdiler. | When they went to Belgium, they brought me some chocolates |
Güneş batıyor. Karanlık oluyor. | The sun is going down. It' s getting dark. |
Hastanede, ama iyileşiyor. | He is in the hospital, but getting better. |
Yağmur yağıyor. Islanıyorum. | It is raining. I am getting wet. |
Bir şeye ihtiyacınız varsa, alabilirsiniz. | If you need something, you can get it. |
Kartpostalımı göndermek için bir pul almalıyım. | I have to get a stamp for sending my postcard. |
Marketten bir gazete alabilirsin. | You can get a newspaper from the market. |
Biraz kahve alabilirim | I can get some coffee |
Kızım hasta. Lütfen bir doktor çağırın. | My daughter is ill. Please get a doctor! |
Ankara'ya ulaştığımda beni ara. | When you get to Ankara, call me! |
İstasyona nasıl gidebilirim/ulaşabilirim? | How can I get to the station? |
Eve ulaştığımda öğle yemeğimi yerim. | When I get home, I have my lunch. |
Çok çalıştım ve yoruldum. | I studied too much and I got tired. |