Hiçbir ülke Antarktika'nın sahibi değildir. | No single country owns Antarctica. |
Ülke bir koalisyon hükümeti tarafından yönetiliyor. | The country is governed by a coalition government. |
Kurallara uymaları gerekir. | They must abide by the rules. |
Antlaşmadan önce | prior to Treaty |
Örtüşen elbise parçaları | The pieces of cloth overlapped |
Ondan para çaldığını iddia ediyor. | He asserts that she stole money from him. |
temel oluşturmak | (to) constitute a basis |
bölgesel egemenlik | territorial sovereignty |
Başbakan bir açıklama yapacak. | The Prime Minister will issue a statement. |
İşbirliği Ruhu | the spirit of cooperation |
Bölge üzerinde anlaşmazlıklar var | There are disputes over territory |
Anlaşmazlık çözülmedi. | The dispute remained unresolved. |
Kötü hava tüm planlarımızı tehlikeye atabilir. | Bad weather could jeopardize all our plans. |
Desteğini geri çekti. | He withdrew his support. |
Antlaşma bu iddiaları tanımıyor. | The Treaty doesn't recognize these claims. |
Rakibimi hafife aldım. | I underestimated my opponent. |
Durumu hızla kötüleşti. | Her condition deteriorated rapidly. |
onu yapmk için | In order to make it |
İlk gemiler | first vessels |
su bölgecikleri | stretches of water |
Başarısı tüm beklentilerimizi aştı. | His success surpassed all our expectation. |
Malları Taşıma | transporting goods |
Biletler 12 ila 35 dolar arasında değişiyor. | Tickets range from $12 to $35. |
Çatı kalaslar ile desteklendi. | The roof was supported by timbers. |
sağlık konusu | health matter |
vücudun dış hatları | the contours of body |
sürekli alım | continuous intake |
siyasi ayaklanmalar | political upheavals |
Popüler turizm merkezi | popular tourist destination |
iş patlaması | business boom |
durgunluğun üstesinden gelmek | (to) overcome recession |
istikrar | stability |
batmak | go bankrupt |
mevcut yasalar | the existing laws |
İki bilet satın aldı | He purchased two tickets |
İnsanların kurtarmak için çok az teşviki vardı | People had little incentive to save |
Her ne kadar çok denesem de | no matter how hard I try. |
iyi sindirilmiş | well-digested |
Beslenme yetersizliği | nutritional deficiency |
proteinin parçalanması | the breakdown of the protein |