The trip did not end. | Yolculuk bitmedi. |
They did not go to school today | Onlar bugün okula gitmediler |
I wıll never forget you | Seni asla unutmayacağım. |
No, my mother will never come here | Hayır, annem buraya asla gelmeyecek. |
I dıd not sleep last night because I had a lot of homework | Dün gece uyumadım çünkü çok ödevim vardı |
No, i will never give you this apple | Hayır, bu elmayı sana asla vermeyeceğim |
I did not sleep in the library but İ drank milk | Kütüphanede uyumadım ama süt içtim |
Why did you not tell me? | Neden bana söylemedin? |
İt is impossible to go there | Oraya gitmek imkansız. |
I did not come because İ do not love you | Gelmedim çünkü seni sevmiyorum |
I did not go | gitmedim |
He has not given me an answer yet | O henüz bana bir cevap vermedi |
My mother will not sleep tonight | Annem bu gece uyumayacak |
Why did you not go to class today? | Neden bugün derse gitmedin? |
That doctor did not come to the hospital yesterday | O doktor dün hastaneye gelmedi |
I will never forget you | Seni asla unutmayacağım |
İ have not forgotten those good days | O güzel günleri unutmadım |
The lamp did not work | Lamba çalışmadı |
She has not started school yet. | O daha okula başlamadı. |
I never loved him. | Ben onu hiç sevmedim. |
No, Duo was not here. | Hayır, Duo burada değildi. |
To be or not to be | Olmak veya olmamak |
We have never spoken. | Biz hiç konuşmadık. |
The children were not at the park yesterday. | Çocuklar dün parkta değillerdi. |
The trip did not end. | Yolculuk bitmedi. |
My work is not finished yet. | işim hala bitmedi. |
Nobody is speaking with me. | Hiç kimse benimle konuşmuyor. |
No, the class will not start at five o'clock | Hayır, ders saat beşte başlamayacak. |
Why did he not talk with her on the phone? | Neden o onunla telefonda konuşmadı? |
He did not work on Sunday. | O pazar günü çalışmadı. |
You have never spoken with my sister. | Sen benim kız kardeşimle hiç konuşmadın. |
Drink orange juice in order to not be sick. | Hasta olmamak için portakal suyu iç. |
I will not tell the answer to anybody | Cevabı hiç kimseye söylemeyeceğim. |
He did not even say one word | O bir kelime bile söylemedi. |
We have never forgotten you | Biz seni hiç unutmadık |
I will never forget you | Seni asla unutmayacağım |
Nobody loved me like you did | Beni kimse senin gibi sevmedi |
The presentation is not finished | Sunum bitmedi |
He is my type | O benim tipim. |
This system will change everthing | Bu sistem her şeyi değiştirecek |
We are here to serve you. | Size hizmet etmek için buradayız. |
I did not like his view on this subject. | Onun bu konuya bakışını sevmiyordum |
my view on life | hayata bakışım |
I will let him go | Onun gitmesine izin veriyorum. |
I have to go | Gitmem lazım |
Let me! | İzin ver! |
I love dancing | Dans etmeyi seviyorum |
You are forbidden to come to this house. | Senin bu eve gelmen yasak. |
Then we need to dance | O zaman dans etmemiz lazım |
You need to give it to me | Bunu bana vermen lazım |
I want my mother to come. | Annemin gelmesini istiyorum. |
İ will let my daughter go to Germany. | Ben kızımın Almanya'ya gitmesine izin vereceğim. |
I don't like to do it | Ben onu yapmayı sevmiyorum |
He needs to come here tomorrow | Onun yarın buraya gelmesi lazım |
I don't want you to hate me. | Benden nefret etmeni istemiyorum. |
I really want to give you that orange | Şu portakalı sana vermeyi gerçekten istiyorum |
You need to do this yourselves. | Sizin bunu kendinizin yapması lazım |
The living room | Oturma odası |
My son drinks milk every day before going to bed. | Oğlum her gün yatmadan önce süt içer. |
you need to listen to this | Senin bunu dinlemen lazım |
It's very important that you listen to this | Bunu dinlemen çok önemli |
You're so tired, you need to rest | Çok yorgunsun, dinlenmen lazım |
Sunday is a day of rest | Pazar dinlenme günüdür |
I like sitting by the window | Ben pencere kenarında oturmayı seviyorum |
I have to wake up tomorrow at seven o'clock | Yarın saat yedide uyanmam lazın |
Although I look | bakmama rağman |
Although he went to bed, he hasn't slept yet | Yatmasına rağman henüz uyumadı |
I want you to wake up after two hours. | İki saat sonra uyanmadı istiyorum |
despiteö although | rağmen |
Get permission for us to check the box before you look at it. | Kutunun içine bakmadan önce izin al! |
I want you to look at me | Bana bakmanı istiyorum |
before going to bed | yatmadan önce |
Get permission before looking at the box | Kutunun bakmadan önce izin al |
Your father wants you to make tea | Baban çay yapmanı istiyorç |
You don't need to wake up | Senin uyanmaman lazim |
I don't want him to wait for me | Benim için beklemesini istemiyorum |
We need to have fun tonight. | Bu gece eğşenmemiz gerekiyor. |
Citizens are forbidden to wait here. | Vatandaşların burada beklemeleri yasaktır. |
I love having fun with you | Seninle eğlenmeyi seviyorum |