Ali died. | Ali öldü. |
Ali killed. | Ali öldürdü. |
Hey listeners! | Hey dinleyiciler! |
Welcome to another edition of the podcast | Podcast'in başka bir sürümüne (bölümüne) hoş geldiniz |
I am with Jerry. | Jerry ile birlikteyim. |
Jerry is with me. | Jerry benimle. |
the seaside town | sahil kasabası |
The movie was boring. | Film sıkıcıydı. |
I decided to try something new. | Yeni bir şey denemeye karar verdim. |
I fell in love with ice cream. | Dondurmaya aşık oldum. |
I moved here. | Buraya taşındım. |
the best advice | en iyi tavsiye |
Let's research this recipe. | Bu tarifi araştıralım. |
carefully | dikkatlice, dikkatli bir şekilde |
book I read last year | geçen sene okuduğum kitap |
I didn’t like the man I saw in the park. | Parkta gördüğüm adamı beğenmedim. |
right now | şimdi - tam şimdi |
People love this flavour. | İnsanlar bu lezzeti seviyor. |
It sells out quickly. | Hızlı bir şekilde satılır. |
probably | muhtemelen |
I am going to try a new recipe. | Yeni bir tarif deneyeceğim. |
Ins spite of her father, she comes home always late. | Babasına rağmen eve her zaman geç gelir. |
I went out to buy strawberries. | Çilek almak için dışarı çıktım. |
We don't have have any water to drink. | İçecek suyumuz yok. (İçmek için suyumuz yok) |
I set my alarm clock to get up early. | Çalar saatimi erken kalkmak için ayarladım. |
I drink water to lose weight. | Kilo vermek için su içiyorum. |
I went out to buy bread. | Ekmek almaya gittim. (Ekmek almak için) |
Have you ever seen a polar bear? | Hiç kutup ayısı gördün mü? |
Have you ever watched the Titanic? | Titanik'i hiç izledin mi? |
Have you ever eaten horse meat? | Hiç at eti yedin mi? |
Have you ever been to London? | Hiç Londrada bulundun mu? |
Have you ever been to Germany? | Hiç Almanya'ya gittin mi? |
Have you ever been to the Topkapı Palace? | Hiç Topkapı Sarayı'na gittin mi? |
Frogs eat pests which destroy crops. | Kurbağalar bitkileri yok eden zararlıları yer. |
In the park, I saw a cat which I liked so much. | Parkta çok sevdiğim bir kedi gördüm. |
I met a cat which I found on the street. | Sokakta bulduğum bir kedi ile tanıştım. |
I went out in order to buy bananas. | Muz almak için dışarı çıktım. |
Your busiest time is the summer. | En yoğun zamanınız yazdır. |
If it’s a sunny day, ... | Güneşli bir günse, ... |
If I eat dinner, ... | Akşam yemeği yersem,... |
even on rainy days, ... | yağmurlu günlerde bile, ... |
That’s good to hear. | Bunu duymak güzel. |
Thanks for speaking to us. | Bizimle konuştuğun için teşekkürler. |
Before I go, ... | Ben gitmeden önce, ... |
It looks delicious. | Lezzetli görünüyor. |