Hadi takılalım. | Let's hang out. |
Çalışmaya devam etmelisin. | You should continue studying. |
Kendi başıma İngilizce konuşurum. | I speak English on my own. |
Son kez, bizi ziyaret etti. | For the last time, she visited us. |
Dışarı çıkmadım. | I didn't go out. |
Çok fazla çalışmadım. | I didn't study a lot. |
Kuşkonmaz topladık. | We picked asparagus. |
Yeğenimi okşadım. | I caressed my nephew. |
Nargile içiyor. | He's smoking a hookah. |
Ali Ayşe ile evlenir. | Ali marries Ayşe. |
Bana hikaye anlatma. | Don't tell me a story. |
Veli beni zehirle öldürdü. | Veli killed me with poison. |
Tictoc'a ihtiyacım yok. | I don't need tictoc. |
Emin değilim | I am not sure |
büyük bir göl | a big lake |
aynı zamanda, ayrıca ... | Also, |
Park çok kalabalıktı. | The park was very crowded. |
Göksu Parkı'nın yakınında | Near Göksu Park |
Kızılay'ı da gördüm. | I also saw Kızılay. |
Sana aşık oldum. | I fell in love with you. |
Bunu yapma! | Don't do that! |
Bunu asla yapma! | Don't ever do that! |
Olmak ya da olmamak, asıl soru bu. | To be, or not to be, that is the question. |
bu insanlar | these people |
Başımız belada. | We are in trouble. |
Bisikletten düştüm. | I fell off the bike. |
bu çatı | this roof |
Bu otobüse binmem gerek. | I need to get on this bus. |
Hadi bu otobüsten inelim. | Let's get off this bus. |
Dışarı çıkalım. | Let's get out. |
getirmek | bring - brought - brought |
Güneşli havaya düşkünüm. | I am into sunny weather. |
Pop müzikle ilgileniyorum. | I am into pop music. |
Dışarısı çok soğuk. | It is so cold outside. |
Her zaman evde kalırım. | I always stay in the house. |
Geçen yaz İstanbul'daydım. | Last summer, I was in İstanbul. |
Ben bir askerdim. | I was a soldier. |
Geçen yaz askerlik yaptım. | I served in the military last summer. |
Askeri bölgede çok fazla ağaç ve asker vardı. | There were so many trees and soldiers in the military zone. |
Bir otelde kalalım. | Let's stay at a hotel. |
Biraz ara verelim. | Let's have a break. |
Yarın saat 2'de Ali otobüse binecek. | Tomorrow, at 2 PM, Ali is going to get on a bus. |
Dersten sonra dışarı çıkacağım. | After the lesson, I am going to go out. |
Akşam, tavuk yiyeceğiz. | In the evening, we are going to eat chicken. |