level: 19th February
Questions and Answers List
level questions: 19th February
Question | Answer |
---|---|
turp | radish |
mutfak önlüğü | kitchen apron |
Yeni bir bebeği oldu. | She had a new baby. |
Arkadaşlarımızla evlerinde kahvaltı yaptık. | We had breakfast with our friends in their house. |
yeni lastikler | new tires |
Yardıma ihtiyacım var. | I need help. |
Sana ihtiyacım var. | I need you. |
kışın | in winter |
buzun üzerinde | on the ice |
kuru bir yol | a dry road |
farklı bir ağaç | a different tree |
Ben kardeşimden farklıyım. | I am different than my brother. |
Veli, Ali'den farklıdır. | Veli is different than Ali. |
Seni aradım. | I looked for you. |
Ailemle bir parka gittim. | I went to a park with my family. |
Alem olarak bir parka gittim. | I went to a park as a family. |
Sabah 8'de uyandım. | I woke up at 8 AM in the morning. |
Evde kahvaltı yaptık. | We had breakfast at home. |
Dışarı çıktım. | I went out. |
Giyindim. | I got dressed. |
Arabayı kocam sürdü. | My husband drove the car. |
Hava güneşliydi. | The weather was sunny. |
Parkta piknik yapmadık. | We didn’t have a picnic in the park. |
Restoranda öğle yemeği yedik. | We had lunch at the restaurant. |
geri gelmek | (to) come back |
Akşam 6'da geri döndük. | We came back at 6 PM. |
Telefonumun şarjı yok. | My phone has no charge. |
Bugün telefonda konuştum. | I talked on the phone today. |
Bir toplantıya katılacağım. | I am going to join a meeting. |
Bilgisayarımı çalıştıracağım. | I am going to start my computer. |
evden ayrılmak | to leave home |
eğitim kursuna | to the training course |
arkadaşıma | to my friend |
birçok yenilik | many innovations |
bu alanda | in this area |
hala | still |
sürekli bir şekilde | constantly |
Sık sık evde yerim. | I often eat at home. |
Bu sebeple, | Therefore, |
Yeni şeyler öğrenirim. | I learn new things. |
başka bir şehir | an another city |
Bu yüzden | So |
ya da | or |
(bir süre) sürmek | (to) last |
Uçmak zorunda kaldık. | We had to fly. |
Uçmak zorundayız. | We have to fly. |
ne yazık ki, malesef | Unfortunately |
trafik sıkışıklığı | traffic jams |
sürerken | while driving |
yemek yerken | while eating |
uyurken | while sleeping |
katılımcılar | participants |
bir saat ara | an hour break |
öğleden sonra | in the afternoon |
Mezun oldum. (mezun olmak) | I graduated. (to graduate) |
haftanın 5 günü okula gidiyor | she goes to school 5 days a week |
merhametli | merciful |
beni o büyüttü (birini yetiştirmek) | she raised me ( to raise someone) |
Birazcık daha uzun | a little longer |
Ayşe hazırlanır. | Ayşe gets ready. |
akşamleyin | in the evening |
ya da | or |
çoğunlukla | mostly |
haftada iki kez | twice a week |
diğer üyeler | other members |
Bunu kastetmedim. | I didn't mean this. |
eve geldikten sonra, | After coming home, |
İşe gittikten sonra | After going to work |
Hiçbir şey almadım. | I didn't buy anything. |
Yarın ne yapacaksın? | what will you do tomorrow |
Kitaplarımdan biri kayıp. | One of my books is missing. |
Birazcık daha uzun | a little longer |
Vanessa haberleri izler. | Vanessa watches the news. |
Ali hazırlanır. | Ali gets ready. |
yani | ... , that is, ... |
Dişlerimi fırçalamak zorundayım. | I must brush my teeth. |
genel olarak | usually |
Çoğunlukla erken kalkarım. | Mostly, I get up early. |
haftada iki kez | twice a week |
diğer üyeler | other members |
izindeyim | I am on leave |
heyecanlı | excited |
misafirleriniz var mıydı | did you have guests |
Misafirim yoktu. | I didn't have guests. |
susamış | he is thirsty |
onun babası | her father |
o fakir | she is poor |
Yurtdışına gider. | she goes abroad |