yılda bir kez | once a year |
İndirimdeydi. | It was on sale. |
kar erimeye başladı | snow started melting |
Batıl inanç | superstition |
Annem pazarlık edebilir. | My mother can bargain. |
kötü şans | bad luck |
tek sayılar | odd numbers |
çift sayılar | even numbers |
sayıları eklemek | add the numbers |
Merdiven Altında Yürümek | Walking Under a Ladder |
insanlar hayalet olduklarını düşündü | people thought they were ghosts |
yanlış algı | misconception |
Onu engelli gösteriyorlar. | They show him disabled. |
yakalanmadı | he was not caught |
Boş zamanlarımda | In my spare time |
türk gelenekleri | turkish customs |
Çay misafirperverliğin bir işaretidir. | Tea is a sign of hospitality. |
Ev sahibinize her zaman bir hediye getirin | Always bring a gift to your host |
teleferik | Cable car |
bir mola vermek | (to) have a break |
Sınavlarda yüksek puan alırlar. | They score high in exams. |
Bildiğim kadarıyla, genellikle zeki ve eğitimli insanlardır. | As far as I know, they are generally smart and educated people. |
Tarihi kalıntılar restore edildi. | Historical remnants were restored. |
antik yerler | ancient places |
eve giderken,... | when going home, ... |
çekingen bir adam | a reserved man |
Lütfen birbirinizle konuşun. | Please talk to one another. |
eve gelirken,... | when coming home, ... |
bir film izlerken,... | when watching a movie, ... |
en yaygın biçim | the most common form |
yakın arkadaşlarınızı selamladığınızda | when you greet close friends |
yanaktan | on the cheek |
Bana sarılmadı. | She didn't give me a hug. |
örneklendirme gibisi | such as |
Elma ve muz gibi meyveler aldım. | I bought some fruits like apple and banana. |
Gücenme. | Don't be offended. |
gizlilik | privacy |
ayak üstü konuşma | small talk |
Eve geç gelmekten kaçının. | Avoid coming home late. |
medeni durum | martial status |
kabul edilebilir ayaküstü konuşma | acceptable small talk |
tabii ki, elbette | of course |
Zamanında geldin. | You are on time. |
Lütfen zamanında orada olacağınızdan emin olun. | Please make sure that you will be there on time. |
.... kadar yüksek | as high as |
O da babası kadar kaba. | He is as impolite as his father. |
ev sahipleriniz | your hosts |
bir demet çiçek | a bunch of flowers |
İstediğin zaman uğrayabilirsin. | You can drop in any time. |
Popüler miydiler? | Were they popular? |
bir dizi insan - bir sürü insan | a number of people |
bir dizi soru | a number of questions |
iflas ettiler. | They went bankrupt. |
iflas edecekler. | They will go bankrupt. |
en iyi yatırım | the best investmet |
en başarılı | the most successful |
Bir kutu için 94 TL ödedim. | I paid 94 TL for one box. |
ayçiçek yağı | sunflower oil |
Yollar geniştir. | Roads are broad. |
Yollar dar değil. | Roads are not narrow. |
Ortağım yok. | I don’t have a partner. |
başka bir şey yapmadım | I didn't do anything else. |
birçok yetkileri vardı | they had many authorities |
adaletli | fair |
erdemli | virtuous |
sabırlı olmalısın | you have to be patient |
başarı kişiden kişiye değişir | success changes from one person to another |
başarı insanları değiştirir | success changes people |
zaten paran var | you already have money |
Çok kitap okurdum. | I used to read a lot. |
Spor yapmazdım. | I didn't use to do sports. |
Eskiden Gölbaşı'da yaşardım | I used to live in Gölbaşı |
Sevmediğim bir öğretmen vardı. | There was a teacher whom I didn't like. |
Kavga ettiğim bir öğretmen vardı. | There was a teacher whom I had a fight with. |
Üniversite öğretim görevlileri akademi öğretmenlerinden daha kötüdür. | University lecturers are worse than academy teachers. |
Onları duyamadım. | I couldn’t hear them. |
Okulumu bitiremedim. | I couldn't finish my school. |
Dün gece iyi uyuyamadım. | I couldn't sleep well last night. |
Çalışmak zorundaydım. | I had to work. |
Bir çok avukat var. | There are many lawyers. |
Avukatlar çok para kazanıyor. | Lawyers earn a lot of money. |
Avukatlar çok para kazanır. | Lawyers earn a lot of money. |
Çok para kazanıyorum. | I make a lot of money. |
Zaten birçok dersi biliyordum. | I already knew many lessons. |
Baklava seksen kattan yapılır. | Baklava is made with eighty layers. |
Bu firmada birçok kapı üretilmektedir. | Many doors are produced here in this company. |
ilham verici öğretim görevlisi | inspiring lecturer |
Ağaçlar kesildi. | Trees were cut. |
Duvarlar boyandı. | Walls were painted. |
Duvarlar boyanacak. | Walls will be painted. |
Bina yıkıldı. | The building was destroyed. |
Bina yıkılacak. | The building will be destroyed. |
Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkarırım. | When I come home, I take off my shoes. |
(geçmişte) Okuldayken,... | When you were at school, ... |
(geçmişte) Hala okurken, ... | When you were still studying, ... |
Eve geldiğimde ellerimi yıkarım. | When I come home, I wash my hands. |
Üniversitede okurken avukat olmak istiyordum. | When I was studying at the uni, I wanted to be a lawyer. |