Bazı meslektaşlarım çalışmaz. | Some of my colleagues don't work. |
25 tanesi erkek. | 25 of them are male. |
İkisi kadın. | Two of them are female. |
Şirketim öğle yemeği için para ödemez. | My company doesn't pay for lunch. |
Bunlardan biri ayakta dikiliyor. | One of them is standing. |
Çalışırken bazen müzik dinlerim. | While I am working, I sometimes listen to music. |
Çalışırken müşterilerle konuşmalıyım. | While I am working,I should speak with customers. |
Onları evde bulamazsan, ne yaparsın? | If you can't find them at home, what do you do? |
tanıdıkları kişiler | people whom they know |
Paketimi komşuma teslim edebilirsiniz. | You can hand in my package to my neighbour. |
Bazen aynı yerlere gider misin? | Do you sometimes go to the same places? |
Hafta sonu ne yaptın? | What did you do at the weekend? |
Nehir kenarında bir restoranda kahvaltı yaptık. | We had breakfast in a restaurant by the river. |
Orada okul arkadaşlarımı gördüm. | I saw my school friends there. |
Google'da arama yaptığımda linkleri bulabiliyorum. | When I search on Google, I can find links. |
İstanbul'un çok pahalı olduğunu düşünüyor. | She thinks İstanbul is very expensive. |
İstanbul'a hiç gitmemiş. | She has never been to Istanbul. |
Onun ne dediğini anladım. | I understood what she said. |
Normal bir insan gibi davranmaz. | He doesn't behave like a normal person. |
Genelde uyumadan önce izlerim. | I usually watch it before going to sleep. |
Geçmişte hangi TV dizisini izledin? | Which TV series did you watch in the past? |
Ben çocukken izlemiştik. | We had watched when I was a kid. |
Çocukluğumda izlemiştik. | We had watched in my childhood. |
Boş zamanını nasıl geçiriyorsun? | How do you spend your free time? |
Bazen internetten alışveriş yaparım. | I sometimes do online shopping. |
Kitapçıya gittim. | I went to the bookstore. |
Yürürken bir kitapçı gördük. | While we were walking, we saw a bookstore. |
Kitapçıya girdik. | We walked in the bookstore. |
İstediğimiz kitapları aradık. | We searched for the books which we wanted. |
istediğimiz kitaplar | the books we wanted |
Ders çalıştıkça daha kolaylaşıyor | As I study, it gets easier |
Ne kadar sürer? | how long does it last |
40 dakika sürer. | It lasts for 40 minutes |
Yarın kahvaltıda ne yiyeceğimi henüz bilmiyorum. | I don't know what I will eat for breakfast tomorrow yet |
Önümüzdeki hafta sonu ne yapacağımı bilmiyorum. | I don't know what I will do this coming weekend |
robotlar garsonların yerini alacak | robots will replace waiters |
mars hakkında pek bilgim yok | I don't know much about mars |
Dünya'da yaşamak daha kolay | It is easier to live on Earth |
ceket diğerlerinden farklıdır | coat is different from others |
Yazın parmak arası terlik giyiyorum. | I wear flip flops in summer |
şimdi herkesin telefonu var | Now everyone has a phone |
akıllı telefonlar hayatı kolaylaştırır | smartphones make life easier |
fatura ödüyoruz | we pay a bill |
Köyümün yakınında bir dere var. | There is a stream near my village. |
çocukluğumda | in my childhood |
Bir ormanda barbekü yaptım. - yapmışlığım vardır | I have had a barbecue in a forest. |
hangi ormanda? | in which forest? |
köyüm yakınlarındaki ormanda | in the forest near my village |
şehirdeki orman | the forest in the city |
Bildiğim kadarıyla ANkara'da iki büyük park var. | As far as I know, there are two big parks in Ankara. |
Dikmen Vadisi'nde bulundum. - | I have been to Dikmen Valley. |
Maaş yeterli değildi. | The salary was not enough. |
Tekrar doktor olmak istemezdim. | I wouldn't like to be a doctor again. |
Ne içmek isterDiniz? | What would you like to drink? |
Biraz kahve almak isterdim. | I would like to have some coffee. |
İstanbul'da yaşamak istemezdim. | I wouldn't like to live in İstanbul. |
İnsanlar daha çok satın alır. | People buy more. |
Her gün böyle çalışmak isterdim. | I would like to work like this every day. |
Eve daha erken dönerdim. | I used to come back home earlier. |
Çeşitli yiyecekler alabilirsiniz. | You can get a variety of food. |
Bütün gün çocuklara ders veriyoruz. | We teach kids all day. |
Bilgisayarla ilgili bir şeyler almak istiyorum. | I want to buy some computer stuff. |
Çok pahalılar ama. | They're so expensive, though. |
Peki ya kitaplar? | what about books? |
büyük bir kitapçı | a huge bookstore |
Yemek iyi mi? | Is the food good? |
Orada yemek iyi mi? | Is the food good there? |
Dün gördüğüm kız Çin'liydi. | The girl that I saw yesterday was from China. |
Dün gördüğüm kızı hiç gördün mü?-görmüşlüğün var mı? | Have you ever seen the girl that I saw yesterday? |
Geçen hafta aldığı elbise. | The dress that she bought last week |
Geçen hafta aldığı elbise çok pahalıydı. | The dress that she bought last week was very expensive. |
Balık yemeyi teklif ettim. | I proposed to eat fish. |
Her şey aynıydı. | Everything was the same. |
Hayatımda ilk kez çivi yazısı tabletleri gördüm. | I have seen cuneiform tablets for the first time in my life. |
Bir boşanma mektubu gördüm. | I saw a divorce letter. |
Erkekler ve kadınlar geçmişte eşit haklara sahipti. | Men and women had equal rights in the past. |
Anadolu halkının eski çağlarda inekleri sevdiğini öğrendim. | I found out that Anatolian people liked cows in ancient times. |
Bu bilgisayar Çin'de üretilir. | This computer is made in China. |
Bu bilgisayar Çin'de üretildi. | This computer was made in China. |
Heykel güzelce yapıldı. | The statue was made beautifully. |
Ana tanrıça doğurganlığı temsil eder. - bereketi | The mother goddess represents fertility. |
Anladım. | I got it. |
Pencere kırıldı. | The window was broken. |
Pencere kırılacak. | The window will be broken. |
Elsa seçildi. | Elsa was chosen. |
Elsa lider olarak seçildi | Elsa was chosen as the leader. |
Müze kartımı kullanarak Sumela Manastırı'nı ziyaret ettim. | I visited Sumela Monastry using my museum pass. |
Bunun için 200 Türk lirası ödedim. | I paid two hundred Turkish lira for that. |
Bence insanlar daha az para kazanıyor. | I think people are earning less money. |
Ekonomik kriz insanları etkilemiyor. | The economic crisis doesn't effect people. |
İnsanlar internetten yeni şeyler satın alacak. | People will buy new stuff online. |
Ekonomik kriz seni etkiliyor mu? | Does economic crisis effect you? |
Trendyol size daha fazla ödüyor mu? | Does Trendyol pay you more? |
Ekonomik kriz beni etkiliyor. | Economic crisis effect me. |
Ekonomik krizden etkilendim. - etkilenmiş durumdayım. | I have been effected by the economic crisis. |
Hayal kırıklığına uğramayacaksın. | You won't be disappointed. |
Eşit muameleye maruz bırakıldılar. | They were treated equal. |
Cezalandırılıyoruz. | We are being punished. |
Cezalandırılacağız. | We will be punished. |
Öldürülüyorlardı. | They were being killed. |
Suçlanmamalıyım. | I shouldn't be blamed. |
Sen suçlanmalısın. | You should be blamed. |
Çalışmalarınız nasıl gidiyor? | How are your studies going? |
kar berekettir | snow is abundance |
ilk defa gideceğim | I will go for the first time. |
aile geleneği | Family tradition |
evden çalışmak kolaydır | working from home is easy |
beni meşgul edecek bir şey buluyorum | I find something to keep me busy |
Artık konuşmuyoruz. | We don't talk anymore |
karantinanın artıları ve eksileri | Pros and cons of lockdown |
Aşı olmalıyım. | I must get vaccinated. |
Kapı kollarını temizlemeliyiz. | We have to clean the door knobs. |
El dezenfektanı kullanabiliriz | We can use hand sanitizer. |