ırkçılık | racism |
maliyet | cost |
keşfetmek | explore |
politika yapıcı | policy wonk |
araştırmak | investigate |
borç | debt |
inişe geçmek, reddetmek | decline |
ücret, maaş | wage |
maaş | salary |
fayda, yararlanmak | benefit |
gelir | revenue |
eksik, açık, zarar | shortfall |
tam yerini saptamak, yerini tam olarak belirtmek | pinpoint |
refah | prosperous |
sıkı çalışmak | geek out |
vergi | tax |
yatırım | investment |
incelikle | gracefully |
düzenleyici | regulatory |
rejim, yönetim şekli | regime |
gerçekten heyecanlanıyorum | I get really excited |
yarılamak, yarısını bitirmiş olmak | be halfway through |
önyargılı | prejudiced |
çete | gang |
-e çevirmek, tercüme etmek | translate into |
çıkmak, yayımlanmak | come out |
ilaç, uyuşturucu | drug |
ilham vermek | inspire |
dalga | wave |
hakkında haber yapılması | news coverage |
kapsam, yayın alanı | coverage |
böylesine, ... gibi | such |
merhamet, şefkat | compassion |
önyargı | bias |
kısa bir süre sonra, çok geçmeden | not long after |
yüz yüze görüşmek, şahsen tanışmak | meet in person |
tavsiye almak | take advice |
silmek, silme, temizleme | wipe |
toz | dust |
içeri almak | let in |
arkadaş olmak | become a friend |
sebep olmak | cause |
acı çekmek | suffer |
korku | Fear |
kaygı | anxiety |
izolasyon, yalıtım | isolation |
beni yeniden düşünmeye itti | it's made me rethink |
tüm kariyer | entire career |
merak etmek | wonder |
toplum | society |
aynı şekilde | likewise |
geri tepmek, istenilenin aksi olmak | backfire |
kurmak | set up |
...dan faydalanmak, yararlanmak | benefit from |
ayrıcalık | privilege |
bu sorudan yola çıkarak | driven by this question(,) |
benim görüşüme göre | from this point of my view |
sonuç | conclusion |
-ecek şekilde | in ways that |
yetersiz yatırım, eksik yatırım | underinvestment |
kişi başına | per capita |
yatırım yapmak | invest |
ulus | nation |
yıkmak | destroy |
yaşam olanakları, hayatın güzel tarafı | the amenities of life |
sermaye, yatırım yapmak, sermayelendirmek | fund |
klima | air conditioner |
sabit | steady |
rotasyon, dönüş | rotation |
serinleme süresi | cooling off period |
farzetmek | deem |
anayasaya aykırı | unconstitutional |
seri, süratli | swift |
imha, tahribat | destruction |
çoğaltmak | replicate |
karşısında, genelinde | across |
ülke genelinde | across the country |
kasaba | town |
sipariş, emir | order |
ayrımcılık | desegregation |
yanıt vermek | response to |
kapamak, kapatmak | shut down |
tümünü satmak | sell off |
çok az | very few |
çökmek, çöküş | collapse |
flaş haber | breaking news |
iflas etmek | go under |
önümüzdeki günlerde | in the coming days |
aşırı maruz kalma | overexposure |
enstrüman, alet | instrument |
garip | strange |
terim | term |
agresifçe | aggressively |
pazar, market, pazarlamak | market |
ev sahibi | homeowner |
faiz oranı | interest rate |
şişirilmiş | inflated |
kurtulmak | get out of |
ceza | penalty |
yanlış anlama | misperception |
yanlış anlama | misunderstanding |
özellikler | properties |
parası yetmek, gücü yetmek | afford |
riskli | risky |
ödünç almak | borrow |
çoğunluk | majority |
yüksek faizli | subprime |
kredi | credit |
belki de, büyük ihtimalle | as likely as not |
zehirli | toxic |
ödünç para, kredi, kira | loan |
kaza | crash |
ödünç vermek | lend |
borç veren, ödünç veren | lender |
ülke çapında, ülke genelinde | Countrywide |
iyi, para cezası, para cezası kesmek | fine |
devam etmek | go on |
ırksal | racial |
ayrımcılık | discrimination |
gerçekleşme | realization |
geç, gecikmiş | late |
kârlı | profitable |
kar, fayda | profit |
yayılmak, genişlemek | spread out |
sınır, sınırlandırmak | confine |
geçmiş, -in ötesinde | past |
birini kızdırmak, sinir etmek | piss someone off |
kızdırmak | annoy |
öfke, kızdırmak | anger |
başarısız, hata, başarısız olmak | fail |
hata | error |
üzerine bahise girmek, üzerine bahis oynamak | bet on |
bahis, iddia, bahse girmek | bet |
zirve, tepe, doruk | peak |
ipotek, konut kredisi | mortgage |
her yedi kişiden biri | one out of every seven |
dışında | out of |
kalıp | mold |
servet | wealth |
emekli maaşı, emeklilik | pension |
emeklilik | retirement |
tasarruf, birikim, kurtarma | saving |
eşitlik, hak | equity |
ortadan kaybolmak | vanish |
avukat, savunmak | advocate |
boşuna, boş yere | in vain |
ayrılmak, bırakmak | leave |
fabrika | factory |
kişiden kişiye | in person after person |
yarış | race |
çözüme kavuşturmak | come up with a solution |
ortaya çıkmak, çıkagelmek | come up |
senin anlayacağın | put it this way |
oy, oy vermek, oy kullanmak | vote |
moralini yükseltmek, yüceltmek | uplift |
sanki, ...gibi | it's like... |
sanki, gibi görünüyor | it seems like |
gibi görünüyor | it looks like |
zihniyet, mentalite | mentality |
maaş, ücret | wage |
eş, akran | peer |
sendikalı akranlar | unionized peers |
endişe etmek, endişelenmek | worry(about)) |
sağlık hizmeti | health care |
özendirmek, kışkırtmak | tempt |
belki | perhaps |
odaklanmak | focus on |
sorumlu tutmak | hold accountable |
birini bir şeyden sorumlu tutmak | hold someone accountable for something |
çaresiz, umutsuz | desperate |
beni yere götür | take me to the place |
canlandırmak, diriltmek | revitalize |
mülteci | refugee |
parçası olmak | be part of |
yüzyılın başında, yüzyılın dönümünde | at the turn of the century |
amaç | purpose |
emekli | retiree |
miras | heritage |
politik | political |
tahliye etmek, tahliye | drain |
yeni gelen | newcomer |
gelir, kazanç | income |
böbürlenmek, hakkında övünmek | boast about |
gider, harcama | expense |
pahalı | expensive |
bir grup için iyi olan başka bir grubun pahasına olmalı | that's what's good for one group has to come at the expense of another |
karışıklık, karmaşa | mess |
yaralanma | injury |
birinin yaralanması herkesin yaralanmasıdır | An injury to one is an injury to all. |
yapar gibi görünmek, taklit etmek | pretend |
sabote etmek, baltalamak | sabotage |
yakınlık | proximity |
ortaya çıkartmak | reveal |
zulüm | cruelty |