If I were snow on those mountains | şu dağlarda kar olsaydım |
If I were snow on those mountains | şu dağlarda kar olsaydım |
If I were snow on those mountains | şu dağlarda kar olsaydım |
If I were snow on those mountains | şu dağlarda kar olsaydım |
take your time! | Kendinize zaman bırakın! |
As soon as you get to the end of the street, you'll see my house in front of you | Sokağın sonuna geldin mi, önünde evimi göreceksin |
Can I ask for an ashtray? | Küllük rica edebilir miyim? |
you smoke too much - don't smoke so much! | Çok fazla sigara içiyorsun – o kadar çok sigara içme! |
don't be stupid! | aptal olmayın! |
Eylem got scared when the dog barked | Köpek havlayınca Eylem korktu. |
i feel nauseous and my stomach is aching. | Midem bulanıyor ve ağrıyor. |
laundry rope | çamaşır ipi |
birth control pill | doğum kontrol hapı |
i can't reach you | sana ulaşamıyorum |
desk drawer | masanın gözü |
there is also an attendant downstairs | Aşağı katta da görevli var. |
just in case | her ihtimale karşı |
turn it off until activated | aktive olana kadar kapatın |
is there any possibility that he will come here? | Onun buraya gelme ihtimali var mı? |
prepaid phone | Kontörlü telefon |
tourists watched the sunset | Turistler günbatımını izledi. |
Now please listen to me. | Şimdi lütfen beni dinle. |
my profession is engineer. | Mesleğim mühendis. |
He works hard because he is a student. | Öğrenci olduğu için çok çalışıyor. |
The name of the show was on the tip of my tongue. | Şovun adı dilimin ucundaydı. |
In the name of God | bismillah |
What school did you graduate from? | Hangi okuldan mezunsun? |
front wheel and rear wheel | ön tekerlek ve arka tekerlek |
atlantic ocean | Atlas Okyanusu |
the next week | Önümüzdeki hafta |
How about a movie? Shall we go? | Sinemaya ne dersin? Gidelim mi? |
don't we go bowling? | Bowlinge gitmez miyiz? |
Actually my Sunday afternoon may be free. | Aslında pazar öğleden sonram boş olabilir. |
She may not like the chocolate cake | Çikolatalı pastayı sevmeyebilir |
Do you go to the ball with me? (will you come to the ball with me?) | Baloya benimle gelir misin? |
Let's have dinner together tonight. | Bu akşam beraber yemek yiyelim. |
There's little left for the project's completion | Projenin bitimine az kaldı. |
Actually, he behaves coldly because he doesn't know you very much. | Aslında seni pek tanımadığı için soğuk davranıyor. |
a puppy | köpek yavrusu |
In your opinion should I renew my identity card? | Sence nüfus cüzdanımı yenilemeli miyim? |
Second-class tickets are cheaper. | İkinci sınıf biletler daha ucuz. |
We went down slowly to the ground floor. | Yavaş yavaş zemin kata indik. |
It's pretty rude to sleep during an important meeting. | Önemli bir toplantı sırasında uyumak oldukça kaba bir davranış. |
would you spell it please? | Heceler misiniz lütfen? |
Thank you for helping me. | Yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. |
My lawyer shipped information about the case. | Avukatım dava hakkındaki bilgileri kargoya vermiş. |
Let them take out their homework. | Ödevlerini çıkartsınlar. |
receiving applications for participation in digital programs started | dijital programlara katılım için başvuru almaya başladı |
What is the name of the company you will work with? | Çalışacağınız şirketin adı ne? |
I wish you'd told me a definite hour. | Keşke bana kesin bir saat söyleseydin |
I wasn't told the price (the price was not told to me) | Bana ücret söylenmedi |
as soon as I eat this, I will drink water | Bunu yer yemez su içeceğim |
I haven't been going for ten years | On yıldır gitmiyorum |
i saw you i got better | seni gördüm daha iyi oldum |
as soon as possible | bir an önce |
right now | şu an |
right now | şu anda |
good health (after the meal) | ellerine sağlık |
I got you! | sizi gidi sizi |
Right on time | tam zamanında |
are you high? | kafan mı güzel? |
you got high | kafan oldu |
I feel really bad | hiç tadım yok |
no problem (after smb made a mistake) | canın sağ olsun |
life ends, work does not | ömür bitir iş bitmez |
I will get it later (in case you cannot accept eg. Tea in this moment) | alacağım olsun |
blessing (after smb paid your meal) | kesene bereket |
good luck (after haircut) | sıhatlar olsun |
Get well soon | geçmiş olsun |
blessing (after smb died) | başın sağ olsun |
What are the neighbors for? | komşuluk öldü mü? |
2 plus 2 equals 4 | 2 artı 2 eşittir 4 |
4 minus 2 equals 2 | 4 eksi 2 eşittir 2 |
2 times 2 equals 4 | 2 çarpı 2 eşittir 4 |
4 divided by 2 equals 2 | 4 bölü 2 eşittir 2 |
who cares about it? | onu kim dikkate alır? |
bird's milk is missing | kuş sütü eksik |
don't pretend to me | bana numara yapma |
untrustable person | çok numaracı |
it does not matter | fark etmez |
since what time have you been working? | saat kaçtan beri çalışıyorsun? |
what time do you start working? | saat kaçta çalışmaya başlıyorsun? |
Enough to explain your problem | Derdini anlatacak kadar |
at this age | bu yaşta |
do not worry | merak etme |
as much as my friend | arkadaşım kadar |
do not be angry now | kızma hemen |
I would be very pleased | çok memnun olurum |
let's see (acts as "go ahead" after a verb) | bakalım |
how nice the weather is today | hava bugün ne kadar güzel |
like what? | ne gibi? |
colorful | rengarenk |
say hi from me | benden selam söyle |
and how are you? | ya sen nasılsın? |
has been living in France since four years | dört seneden beri Fransa'da yaşıyor |
wear it on good days! (after smb bought sth to wear) | iyi günlerde giy! |
what you got? What's wrong with you? | neyin var? |
be sure to read this! | bunu mutlaka oku! |
thank god you're home | şükür evindesin |
perfect | tıkır tıkır |
I got nothing | avucumu yaladım |
matching | birbirine uyumlu |
What is your last offer? (finally how much?) | En son kaç olur? |
there is a delay on the flight to berlin | Berlin uçuşunda rötar var |
i have nothing to wear | Giyecek hiçbir şeyim yok |
Didn't the dogs have a thingie? | Köpeklerin şeyi yok muydu? |
my foreign languages | Yabancı dillerim |
a doll | oyuncak bebek |
to frown | kaşlarını çatmak |
terraced house | bitişik ev |
If I liked Suzan, I would come to the party tomorrow. | Suzan'ı sevseydim yarınki partiye gelirdim. |
two more chairs are missing | İki sandalye daha eksik. |
spam filter | istenmeyen posta filtresi |
until what time are the stores open? | Mağazalar kaça kadar açık? |
act to deceive the referee | hakemi aldatmaya yönelik hareket |
he is doing his job (he is dealing with his job) | o işiyle uğraşıyor |
a crutch | koltuk değneği |
open-hearted | açık yürekli |
rear view mirror | dikiz aynası |
the key for room two hundred please! | İki yüz numaralı oda için anahtar lütfen! |
you're so kind! | O kadar naziksin ki! |
comics | çizgi roman |
whenever | her ne zaman |
disadvantages of dieting | rejim yapmanın zararları |
they teach healthy living | Sağlıklı yaşamayı öğretiyorlar. |
place to go (destination) | gidelecek yer |
safe against bears | ayılara karşı güvenli |
notice board | ilan panosu |
etiquette | görgü kuralları |
there is neither tea nor coffee | Ne çay var ne de kahve |
obligation to wear a frak | frak giyme zorunluluğu |
to browse | göz gezdirmek |
goose bumps | tüylerin ürpermesi |
a dusk | akşam karanlığı |
public transportation vehicles | toplu taşıma araçları |
who is your favorite painter | En sevdiğin ressam kim? |
rolled oats | yulaf ezmesi |
available | elde mevcut |
chinese (mode in China) | Çinmalı |
i have nothing to wear | Giyecek hiçbir şeyim yok. |
a venue | etkinlik yeri |
poultry | kümes hayvanları |
gather together | bir araya toplamak |
mehmet has experience in the engineering sector | Mehmet, mühendislik sektöründe deneyim sahibidir. |
identity document | nüfus cüzdanı |
a shoelace | ayakkabı bağı |
the family moved to a new house | Aile yeni bir eve taşındı. |
what kind of food do you like to eat? | nasıl yemek seversin? |
how much is the dollar rate today? | bugünün dolar kuru ne kadar? |
your room number? | oda numaranız? |
to take into the game | oyuna almak |
the problem is not solved by crying | ağlamak ile sorun çözülmez. |
I am saving money to go on vacation | tatile gitmek için para biriktiriyorum. |
What are you talking about? | Ne hakkında konuşuyorsun? |
What's the name of this place? | Bu yerin ismi nedir? |
Come on, repeat it one more time! | Haydi bir kere daha tekrarla! |
pretty tasty | bayağı lezzetli |
It has been very tasty. Health in your hands! | Çok lezzetli olmuş. Elinize sağlık! |
how many months old? | Kaç aylık? |
Look ahead! | Önüne bak! |
to be idle (to be taken unawares) | boş bulunmak |
He couldn't look into my eyes. | Gözlerimin içine bakamadı. |
Take care to write your name on the test paper | Sınav kağıdına adınızı yazmaya dikkat edin |
He is a smart one. | O, akıllı biridir. |
I don't like either of them very much. | Ben ikisini de pek sevmiyorum. |
Pomegranate juice is said to be beneficial for health. | Nar suyunun sağlığa yararlı olduğu söyleniyor. |
a graduation ball | mezuniyet balosu |
How do you say 'wine' in Turkish? | 'Wine' Türkçe'de nasıl denir? |
He said he would wait for us. | Bizi bekleyeceğini söyledi. |
Can you tell me how to use the remote control? | Uzaktan kumandayı nasıl kullanacağımı anlatır mısın? |
a very painful event | çok acı bir olay |
he said he would come | O geleceğini söyledi |
the food burned | Yemek yandı |
I'm not used to such bitter food | Bu kadar acı yemeğe alışık değilim |
In the old times I used to smoke. | Eskiden sigara içerdim |
below zero | sıfırın altında |
environmentally friendly | çevre dostu |
musical instrument | müzik aleti |
Number of patients recovered and discharged today | iyileşip bugün taburcu edilen hasta sayısı |
followed up | takip edilen |
number of patients in intensive care | yoğun bakımda yatan hasta sayısı |
number of patients lost today | bugün kaybedilen hasta sayısı |
number of positive cases detected today | bugün saptanan positif vaka sayısı |
mind your own business! | Işine bak! |
Are you finished? | Işin bitti mi? |
Happy Independence Day | Bağımsızlık gününüz kutlu olsun |
i have a cold | nezle oldum |
blocker | bloke eden |
long lasting | uzun süreli |
hard to reach places | ulaşılması zor yerleri |
reduces bacterial plaque that can cause bad breath | ağız kokusuna neden olabilecek bakteri plağını azaltır |
All my grandfather's friends have already kicked the bucket | Dedemin bütün arkadaşları çoktan nalları dikti |
I still have hope | benim hala umudum var |
lines around my eyes | gözlerimin etrafındaki çizgiler |
If I were snow on those mountains | şu dağlarda kar olsaydım |
Eat before it gets cold | Haydı soğutmadan yiyin |
Door on the left at the end of the corridor | Koridorun sonunda soldaki kapı |
I made you cry, you made me cry | Ağlattım seni, ağlattın beni |
I do not think so | Sanmam |
When exactly is our meeting with Vedat? | Vedat'la buluşmamız tam olarak ne zaman? |