level: 30th April
Questions and Answers List
level questions: 30th April
Question | Answer |
---|---|
invariably | kaçınılmaz bir şekilde |
refulgent in blue and gold | mavi ve altın renkli ışıltılı |
to proclaim | ilan etmek |
expansive Islamic empire | Geniş İslam İmparatorluğu |
to reconfigure | yeniden yapılandırmak |
to speak of something | Bir şeyden bahsetmek |
enterprise | kuruluş |
great tracts of the world | dünyanın harika yolları |
the vigorous Ottoman Empire | güçlü Osmanlı İmparatorluğu |
to span | yayılmak |
unorthodox boss | alışılmışın dışında patron |
to think out of the box | kutunun dışında (yaratıcı) düşünmek |
to be hard on someone | birine sert olmak |
to run contrary to something | bir şeyin aksine sonuçlanmak |
May God keep the baby. | Tanrı bebeği korusun. |
May God be pleased with your fasting! | Allah oruçlarınızdan razı olsun! |
impoverished part of the city | şehrin yoksul kesimi |
run-down building | çökmüş bina |
broken-down car | bozuk araba |
cheeky boy | arsız çocuk |
to relate a story | bir hikaye anlatmak |
to distill rose oil | gül yağını damıtmak |
to pour water | su dökmek |
TV channel | TV kanalı |
water canals | su kanalları |
Plagiarism | Intihal |
instances of plagiarism | intihal örnekleri |
Criminal accusations | cezai suçlamalar |
the former - the latter | birincisi ilki - ikincisi |
to sue | dava açmak |
intentional - unintentional | kasıtlı - kasıtsız |
labour | emek, işgücü |
Labour unioun | İşçi Sendikası |
Labourer | Emekçi, işçi |
Labour-saving | emek tasarrufu sağlayan |
power-saving mode | Güç tasarrufu modu |
to crave for something | bir şey için can atmak |
to bump | çarpışmak |
to get a discount | indirim almak |
to pick up the bag | çantayı almak, taşımak |
cheque book | Çek defteri |
in retail | perakende olarak |
The driving force | itici güç, zorlayan güç |
to be displaced | yerinden edilmek |
to do more of it | daha fazlasını yapmak, daha fazla fayda sağlamak |
an apparent fact | belirgin, bariz, apaçık bir gerçek |
unprecedented | benzeri görülmemiş |
stem from | -den kaynaklanmak |
gridlock | tıkanıklık |
to prominence | öne çıkmak |
intrinsically | içsel olarak, özünde |
to compensate | telafi etmek |
inadequacies | yetersizlikler |
dietary habits | beslenme alışkanlıkları |
light meals | hafif yemekler |
a substantial lunch | önemli bir öğle yemeği, |
less likely | daha az muhtemel |