level: 12 March
Questions and Answers List
level questions: 12 March
Question | Answer |
---|---|
brand awareness | marka farkındalığı, bilinirliği |
brand image | marka imajı |
product range | Ürün yelpazesi |
presumably | muhtemelen |
rate of exchange | döviz kuru |
to fluctuate - fluctuation | dalgalanmak |
to appoint members | üye atamak |
rite of passage | geçiş ayini |
curtain | perde |
aubergine | Patlıcan |
zuccini | yeşil kabak |
pumpkin | kabak |
cabbage | lahana |
parsley | maydanoz |
to illustrate - illustriation | göstermek/aydınlatmak - görsel/resim |
once - twice - three times | bir kez - iki kez - üç kez |
I am broke. | Beş parasızım. |
if you happen to play | eğer "olur da" oynarsanız |
But for his father, | Babası olmaksızın, babası olmasaydı |
It it were not for your help, | Şimdi hayalimde senin yardımın olmasaydı, |
to be deprived of something | bir şeyden mahrum olmak |
Privatisation Authority | Özelleştirme yetkilisi |
by gone age | yaşı geçmiş |
irreversibly | geri döndürülemez şekilde |
if not essential, | gerekli değilse bile, |
out-of-date | tarihi geçmiş, modası geçmiş |
durable fabric | dayanıklı kumaş |
Stop picking on me! | Bana sataşmayı bırak! |
stick up for something/someone | birini savunmak |
to ensure | sağlamak, emin olmak |
burden | yük |
to conclude | sonuçlandırmak |
conclusion | sonuç |
In conclusion, | sonuç olarak, |
Mock Exam | Deneme Sınavı |
to impair one's judgement | kanaatini bozmak |
to impose | empoze etmek |
benign rule | iyi huylu yönetim |
to terminate a period | Bir dönemi sonlandırmak |
to sanction | yaptırım uygulamak |
international trade sanctions | uluslararası ticaret yaptırımları |
travel restrictions | seyahat kısıtlamaları |
to expand - an expansive rule | genişletmek - kapsamlı bir yönetim |
to thrive | gelişmek |
a dignified man | onurlu bir adam |
Considering the costs, | maliyetleri göz önünde bulundurarak, |
to shed blood | kan dökmek |
Given that wars shed lots of blood, | savaşların çok kan döktüğü göz önüne alındığında, |
a demanding job | zorlu bir iş |
Reputable businessman | saygın işadamı |
to admire | hayran olmak |
Daunting effects | göz korkutucu etkiler |
to persist with something | bir şeyde ısrar etmek |
vintners | şarap tüccarı, bağcı |
to take solace in something | bir şeyde teselli bulmak |
prerogative | Ayrıcalıklı |
multifaceted | çok yönlü |
field of inquiry | Sorgulama alanı |
implications | ÇIKARIMLAR |
requirement | Gereksinim |
to imply something | bir şeyi ima etmek |
drawback | dezavantaj |
to withdraw money | Para çekmek |
a convenient purchase | uygun bir satın alma |
convenience | Kolaylık, uygunluk |
enhanced drug delivery | gelişmiş ilaç teslimatı |
stain | leke |
disease detection | hastalık tespiti |
Disease transmission | hastalık bulaşması |
academic pursuit | akademik takip, arayış |
for its sake | kendi iyiliği için |
drastic measures | zorlayıcı, sert önlemler |
drastically | sert bir şekilde, zor bir şekilde |
purely | yalnızca, sırf |
mutually | karşılıklı olarak |
to convince somebody | birini ikna etmek |
standart deviation | standart sapma |