Buscar
🇪🇸
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Invitado
Iniciar sesión
Página de inicio
0
0
0
0
0
Crear curso
Cursos
Último juego
Panel
Notificaciones
Clases
Carpetas
Exámenes
Exámenes personalizados
Ayuda
Marcador
Tienda
Premios
Amigos
Asignaturas
Modo oscuro
Identificador de usuario: 999999
Versión: 4.37.48
www.memory.es
Estás en modo de exploración. debe iniciar sesión para usar
MEM
O
RY
Inicia sesión para empezar
Index
»
İngilizce-Türkçe SINAV Kelimeleri - YDS, YKS, YÖKDİL
»
Chapter 1
»
Level 1
level: Level 1
Questions and Answers List
level questions: Level 1
Question
Answer
sonradan gelen [s.]
subsequent
-den daha [s.]
more than
halinde
to the extent that
hakkında ise [ed.]
as to
ilişik [s.]
relating to
karşı [ed.]
versus
-in aksine olarak [ed.]
as opposed to
cevaben [ed.]
in response to
amacıyla [ed.]
so as to
-in büyük bölümü [s.]
the majority of
in tarafında [ed.]
on the part of
tercihen [ed.]
rather than
sonuna kadar [ed.]
by the end of
-da olduğu gibi [ed.]
as in
belli [s.]
evident
aşikar [s.]
explicit
onat [s.]
straightforward
belirsiz [s.]
unclear
formülleştirmek [f.]
formulate
belirlemek [f.]
specify
ayırım [i.]
distinction
intibak [i.]
adaptation
sınıflandırma [i.]
classification
sözde [s.]
so-called
çoğu [zf.]
predominantly
ahlak sistemi [i.]
ethic
ahlaka uygun [s.]
ethical
tersine [ed.]
in contrast to
yaygın [s.]
widespread
konu dışı [s.]
irrelevant
yerine getirmek (plan vb'ni) [f.]
implement
kullanım [i.]
usage
eşik [i.]
threshold
altında yatan [s.]
underlying
deneysel olarak [zf.]
empirically
önem [i.]
significance
anlam çıkarmak [f.]
infer
manidar [s.]
meaningful
ters düşmek [f.]
differ
aktarmak [f.]
cite
firma kurmak [f.]
incorporate
araya girme [i.]
intervention
orta seviye [s.]
intermediate
keşif [i.]
exploration
araştırmacı [i.]
researcher
çözümlemeci [i.]
analyst
müfettiş [i.]
investigator
faaliyet alanı [i.]
scope
araya girmek [f.]
intervene
aracılık etmek [f.]
mediate
evrim [i.]
evolution
arttırmak [f.]
enhance
hiyerarşi [i.]
hierarchy
doğasında var olan [s.]
inherent
yoğun [s.]
intensive
aşırılık [i.]
excess
haddinden fazla [s.]
excessive
modernite [i.]
modernity
kimlik saptama [i.]
identification
eş zamanlı [zf.]
simultaneously
eşzamanlı [s.]
simultaneous
teker teker [zf.]
individually
sırasıyla [zf.]
respectively
bundan başka [zf.]
additionally
fark gözetme [i.]
discrimination
farklılaştırmak [f.]
differentiate
küçültmek [f.]
minimize
istikrarsız [s.]
inconsistent
istikrarlı [s.]
consistent
veren kimse [i.]
donor
çerçevesinde [ed.]
as part of
akraba olmayan [s.]
unrelated
gözetilmeksizin [zf.]
regardless of
açık bir şekilde [zf.]
explicitly
yani [zf.]
in other words
önderlik [i.]
leadership
bağımlı [s.]
dependent
gelişmiş [s.]
developed
bazı bakımlardan [zf.]
in some ways
uygulayan kimse [i.]
practitioner
uzmanlaşmış [s.]
specialized
galiba
I would say
benzerlik [i.]
similarity
betimsel [s.]
descriptive
önceki [i.]
the former
sıfat [i.]
adjective
sadaka [i.]
handout
haberdar [s.]
informed
bir dakikada hemen [zf.]
in a minute
yani [zf.]
that is to say
intibak [i.]
orientation
kısmen [zf.]
in part
kadarıyla [zf.]
in so far as
bir bakıma [zf.]
in a sense
odaklanmak [f.]
focus on
bir yere kadar [zf.]
to some extent
bir şekilde [zf.]
in some way
birkaç [s.]
a number of
önyargı [i.]
bias
diğer taraftan [zf.]
on the one hand
koordine etmek [f.]
coordinate
birbirini etkileyen [s.]
interactive
biriktirmek [f.]
accumulate
bütünleme [i.]
integration
bütünleşmiş [s.]
integrated
sırasında [ed.]
in the course of
boyut [i.]
dimension
bunun anlamı şudur ki
this means that
demek ki [zf.]
in this case
şöyle [zf.]
in this way
dolayısıyla [zf.]
accordingly
sonuç olarak [zf.]
consequently
esneklik [i.]
flexibility
üstelik [zf.]
furthermore
hücceten [zf.]
as a whole
bir bütünün ayrılmaz bir parçası olan [s.]
integral
çağdaşlaştırma [i.]
modernization
makbul [s.]
desirable
kadro [i.]
framework
çeşitlilik [i.]
diversity
tehlikeli olarak [zf.]
critically
cins [i.]
gender
projeksiyon [i.]
projection
coğrafya ile ilgili [s.]
geographical
çabucak [zf.]
in a moment
uzun zamandan beri [zf.]
for a long time
tahlili [s.]
analytical
kararlılık [i.]
resolution
teklif etmek [f.]
proposition
bileşen [i.]
component
-den daha az [zf.]
less than
bilahare [zf.]
later on
hayatta kalma [i.]
survival
dayanılarak [ed.]
on the basis of
bağlamak [f.]
attribute
istikrarsızlık [i.]
instability
işbirliği [i.]
cooperation
değerlendirme [i.]
evaluation
eşitsizlik [i.]
inequality
çeşit çeşit [s.]
diverse
tamlamak [f.]
modify
değişiklik [i.]
variance
değişken [s.]
variable
geçiş [i.]
transition
değişiklik [i.]
alteration
deneysel [s.]
experimental
ihtibari [s.]
empirical
söz konusu olduğunda
when it comes to
bakış açısı [i.]
perspective
ders kitabı [i.]
textbook
saniye [i.]
second
müddet [i.]
duration
hareketli [s.]
dynamic
seçici [s.]
selective
yönetim şekli [i.]
regime
kompozisyon [i.]
composition
dış [s.]
external
koruma [i.]
conservation
belirme [i.]
emergence
ilave olarak [zf.]
as well
tasdik [i.]
validation
doğuya doğru yapmak [f.]
orient
yapıcı [s.]
constructive
içerik [s.]
implicit
küre [i.]
sphere
dürtü [i.]
stimulation
geçerlilik [i.]
validity
verilmiş [s.]
given
kaide [i.]
norm
muhakeme [i.]
reasoning
duyusal [s.]
sensory
yöntem [i.]
mechanism
baskın [s.]
dominant
bakmak (birine) [f.]
tend to
eğitsel [s.]
educational
elemek [f.]
eliminate
çevre [s.]
ecological
ekonomik biçimde [zf.]
economically
bükülgen [s.]
flexible
elbette [zf.]
of course
kullanılmış [s.]
used
yetersiz [s.]
inadequate
güvenilirlik [i.]
reliability
ideal olarak [zf.]
ideally
asgari [s.]
minimal
uygun [s.]
optimal
yükseltmek [f.]
maximize
menetme [i.]
prevention
esasen [zf.]
fundamentally
eşitlik [i.]
equivalence
klasik [s.]
classical
ihtisas [i.]
domain
etnik yapı [i.]
ethnicity
evrimci [s.]
evolutionary
eskiden [zf.]
in the past
sefalet [i.]
poverty
hipotetik [s.]
hypothetical
algılamak [f.]
perceive
farkındalık [i.]
awareness
nitelendirmek [f.]
characterize