What if Covid-19 isn't our biggest threat? by Andrew Anthony
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modos dinámicos
InteligenteMezcla inteligente de todos los modos
PersonalizadoUtilice la configuración para ponderar los modos dinámicos
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Modos específicos
Aprende con fichas
Escuchar y deletrearOrtografía: escribe lo que escuchas
elección múltipleModo de elección múltiple
Expresión oralPractica tu habilidad de expresión oral
Expresión oral y comprensión auditivaPractica la pronunciación
EscrituraModo de solo escritura
What if Covid-19 isn't our biggest threat? by Andrew Anthony - Marcador
What if Covid-19 isn't our biggest threat? by Andrew Anthony - Detalles
Niveles:
Preguntas:
42 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Insan işlerini arttırmak | Augmenting human jobs |
Augmenting human jobs | Insan işlerini arttırmak |
Geri çekilmek, azalmak | Recede |
Recede | Geri çekilmek, azalmak |
Normallik tahminine geri dönmek | Return to an approximation of normality |
Return to an approximation of normality | Normallik tahminine geri dönmek |
Sezgisel kullanılabilirlik | The availability heuristic |
The availability heuristic | Sezgisel kullanılabilirlik |
Daha az usta olmak | To be less adept at |
To be less adept at | Daha az usta olmak |
Virolog lejyonları, toplulukları | Legions of virologists |
Legions of virologists | Virolog lejyonları, toplulukları |
Geniş bir kitleye hitap eden konuşma yapmak | Give a widely disseminated talk |
Give a widely disseminated talk | Geniş bir kitleye hitap eden konuşma yapmak |
Risk kaydı | Risk register |
Risk register | Risk kaydı |
Derin , yerleşmiş bir istek, dürtü | A deep-seated temptation |
A deep-seated temptation | Derin , yerleşmiş bir istek, dürtü |
Amount to | Bir şeyle aynı olmak, aynı etkiyi yaratmak |
Geri alınamaz | Irrevocable |
Irrevocable | Geri alınamaz |
Haydut mikrop | Rogue microbe |
Rogue microbe | Haydut mikrop |
Contend | Iddia etmek, ileri sürmek OR yarışmak, çekişmek, mücadele etmek, rekâbet halinde olmak |
Her halükarda | In any case |
In any case | Her halükarda |
Daha acil konularla meşgul | Preoccupied with more pressing issues |
Preoccupied with more pressing issues | Daha acil konularla meşgul |
Insanlığın ölümü | Humanity’s demise |
Humanity’s demise | Insanlığın ölümü |
Fırsat anı | Opportune moment |
Opportune moment | Fırsat anı |
Gelecekteki bir felaketten kaçınmak | Avoid a future cataclysm |
Avoid a future cataclysm | Gelecekteki bir felaketten kaçınmak |
Hemencecik, bir anda | In a flash |
In a flash | Hemencecik, bir anda |
Istikrarsız, tehlikeli | Precarious |
Precarious | Istikrarsız, tehlikeli |
Gezegenden sonsuza dek yok olmak | Exiting the planet for good |
Exiting the planet for good | Gezegenden sonsuza dek yok olmak |
Rahatsız edici ihtimaller | The unsettling odds |
The unsettling odds | Rahatsız edici ihtimaller |
Recoil | Ürkmek, irkilmek; ürküp geri çekilmek |
Yaygın | Rife |
Rife | Yaygın |
Denemek, girişimde bulunmak | Make a stab |
Make a stab | Denemek, girişimde bulunmak |
Looming disasters | Beklenenden/normalden çok daha büyük ve korkutucu olarak ortaya çıkan felaketler |
Loom | Eli kulağında olmak, gelip çatmak |
Uğursuzca | Ominously |
Ominously | Uğursuzca |
Abartılı, zoraki | Far-fetched |
Far-fetched | Abartılı, zoraki |
Tam bir alay ile | With due derision |
With due derision | Tam bir alay ile |
Ciro | Turnover |
Turnover | Ciro |
Sonuçları, etkileri | Implications |
Implications | Sonuçları, etkileri |
Kötü durumumuzun ahlaki takdiri | Moral appreciation of our plight |
Moral appreciation of our plight | Kötü durumumuzun ahlaki takdiri |
Haklarından mahrum | Disenfranchised |
Disenfranchised | Haklarından mahrum |
Çevresel bozulma | Environmental depredation |
Environmental depredation | Çevresel bozulma |
Felaket | Calamity |
Calamity | Felaket |
Tehlikede | On the line |
On the line | Tehlikede |
Gelecek yıl sona erecek | It is due to lapse next year |
It is due to lapse next year | Gelecek yıl sona erecek |
Lapse | Zamanı geçmek, zaman aşımına uğramak |
Uçurum | Precipice |
Precipice | Uçurum |
Hiperküreselleşme | Hyperglobalisation |
Hyperglobalisation | Hiperküreselleşme |
Ulus devletin önemini yeniden hakim kılmak | The reassertion of the importance of the nation state |
The reassertion of the importance of the nation state | Ulus devletin önemini yeniden hakim kılmak |