Sinem's Vocabulary
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Sinem's Vocabulary - Marcador
Sinem's Vocabulary - Detalles
Niveles:
Preguntas:
368 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Zor bir soru | A difficult question |
Büyük bir orman | A big forest |
Zaman geçirmek | To spend time |
Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi severim. | I like to spend time with my friends. |
Bir toplantıya katılmak | To join a meeting |
Mide-bağırsak uzmanı | Gastrointestinal specialist |
Meslektaşım | My colleague |
Laktoz intoleransı (süt ürünleri alerji) | Lactose intolerance |
Zehirli bir elma | A poisonous apple |
Süt ve süt ürünleri | Dairy products |
Laktaz adı verilen özel bir madde | A special substance called lactase |
Ali adında bir mühendis | An engineer called Ali |
Araştırmacılar keşfetti ki | Researchers discovered that |
Ancak, | However, |
Laktaz üretimi yavaş yavaş azalır. | Lactase production slowly decreases. |
Tablet üretimi | Tablet production |
Bireyler süt ürünleri tüketir | Individuals consume dairy products |
Sindirim problemleri yaşarlar | They experience digestive problems |
Şişkinlik | Bloating |
Mide ağrıları | Stomach aches |
Ishal | Diarrhoea |
Bir dereceye kadar laktoz intoleransı | Some degree of lactose intolerance |
Kanıt(LAR) - araştırma(LAR) - hep tekil | Evidence - research |
Ali uykusuzluk çeker. | Ali suffers insomnia. |
Çoğunlukla | Commonly |
... , diyelim ki, ... | ... , say, ... |
Ali de Veli kadar zengindir. | Ali is as rich as Veli. |
Elverişli koşullar | Favourable conditions |
Son araştırmalar göstermiştir ki ... | Recent research has indicated that ... |
Son araştırmalar | Recent research |
-den ziyare | Rather than |
Çiftçilik yerine avcılık | Farming rather than hunting |
Kırmızı tişörtü olan biri | One who has a red t-shirt |
Inek yetiştirenler | Those that raised cows |
Süt ürünleri tüketmek için - amacıyla | To consume dairy products |
Hayvan sütüne güvenmeye başladılar | They began to rely on animal milk |
Kıtlıkla mücadele etmek | To fight famine |
Kaslar kasılıyor. | The muscles are contracting. |
İnsanlar kütüphanede ders çalışır. | People study in the library. |
Kütüphanede çok vakit geçiririm. | I spend time at the library a lot. |
Arkadaşlarımdan biri | One of my friends |
Kitaplarımdan biri | One of my books |
Pazartesileri çalışmıyorum. | I don't work on Mondays. |
Tabletimdeyim. - Tabletler oynuyorum. | I am on my tablet. |
Telefonumdayım - telefornumdayım | I am on my phone. |
Instagram'dayım. | I am on Instagram. |
Büşra Ankaralı. | Büşra is from Ankara. |
Büşra şimdi Ankara'da. | Büşra is in Ankara now. |
Her türlü diziyi izlemeyi çok sever. | She likes to watch all kinds of series a lot. |
Annem kardeşimi okula götürür. | My mum takes my brother to school. |
Okulda derslere katıldım. | I attended lessons at school. |
Sınavlar için stresli hissediyorum. | I feel stressed about the exams. |
Kardeşim sinirlenir. | My brother gets angry. |
Öğleden sonra kitap okuyabilirim. | I might read a book in the afternoon. |
Aşktan bahsedelim. | Let's talk about love. |
Ben hile yapmadım. | I didn't cheat. |
Sağlıklı kalmak için brokoli yemeliyim. | To stay healthy, I should eat broccoli. |
İngilizce konuşmak için çok dinlemeliyim. | I should listen a lot to speak English. |
Almanca nasıl konuşulacağını bilmiyorum. | I don't know how to speak German. |
Okuyacak hiç kitabım yok. | I don't have any books to read. |
Eş - eşler | Wife - wives |
Bebek iki yaşında. | The baby is two. |
Ali'nin infazı | Ali's execution |
Ali, Veli'ye emir verdi. | Ali ordered Veli. |
Döner kebap sipariş edelim. | Let's order a doner kebap. |
Kötü huylu bir baba | A bad-tempered father |
Masa kırıldı. | The table was broken. |
Ev boyandı. | The house was painted. |
Elisabeth kraliçe oldu. | Elisabeth became a queen. |
Kaşifler | Explorers |
İspanyol hazinesi | Spanish treasure |
İngiltere'ye saldırmak için gemilere ihtiyaçları vardı. | To attack England, they needed ships. |
Büyük bir gemi filosu | A huge fleet of ships |
Ordusuna ilham verdi. | She inspired her army. |
Hadi birlikte kaçalım. | Let's run away together. |
Mary, Elisabeth'den onu korumasını istedi. | Mary asked Elisabeth to protect her. |
Annem kardeşimin kitap okumasını istiyor. | My mother wants my brother to read books. |
Kardeşimin sessiz olmasını istiyorum. | I want my brother to be quiet. |
Arkadaşımın bana yardım etmesini istiyorum. | I want my friend to help me. |
Alışveriş yaparken Mpapbe'yi gördüm. | While I was doing shopping, I saw Mpapbe. |
Parkta yürürken Ali ile karşılaştım. | While I was walking in the park, I came across with Ali. |
Eve döndüğümde ayakkabılarımı çıkarırım. | When I come home, I take off my shoes. |
Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkardım. | When I came home, I took off my shoes. |
Spor salonuna gittiğimde egzersiz yaparım. | When I go to the gym, I do exercise. |
Bahçeye gittiğimde çalışıyorum. | When I go to the garden, I work. |
İstanbul'a gittiğimde Ayasofya'yı ziyaret edeceğim. | When I go to İstanbul, I am going to visit Ayasofya. |
Kitap okurken uyuyakalmışım. | While I was reading a book, I fell asleep. |
Parkta ağlayan bir kız vardı. | In the park, there was girl who was crying. |
Ders çalışmak dışında | Except for studying |
Şu an için | For the time being |
Uyuyan çocuk | The boy who is sleeping |
İzlanda | Iceland |
Argo - sokak dili | Slang |
Ustalaşmak, uzmanlaşmak | To master |
Öğrenmek kolaydır. | It’s easy to pick up. |
Zorlayıcı bir kitap | A book that is challenging |
Oldukça iyi. | Pretty good. |
Güzel bir kız | A pretty girl |
Ben sadece eve gidiyorum. | I’m just on my way home. |