Hakim's Vocabulary
🇬🇧 » 🇹🇷
Learn Turco From Inglés
Learn Turco From Inglés
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Hakim's Vocabulary - Marcador
Hakim's Vocabulary - Detalles
Niveles:
Preguntas:
127 preguntas
🇬🇧 | 🇹🇷 |
God forbid! | Allah korusun! |
I had a serious pain. | Ciddi bir ağrım vardı. |
They can't diagnose. | Teşhis koyamıyorlar. |
Most of the time, I have to sit. | Çoğu zaman, oturmak zorundayım. |
I always have to sit. | Hep oturmak zorundayım. |
My course starts at seve o'clock. | Kursum saat yedide başlıyor. |
Because of my health problems ... | Sağlık sorunlarım yüzünden... |
There is a gym here. | Burada bir spor salonu var. |
I am in contact with hospitals here. | Burada hastanelerle temas halindeyim. |
They are great institutions. | Onlar büyük kurumlardır. |
Refrigerator - fridge | Buzdolabı - buzdolabı |
Kitchen utensils | Mutfak gereçleri |
Household appliances | Beyaz eşya |
Blockchain is about security. | Blockchain güvenlikle ilgilidir. |
Blockchain is more secure. | Blok zinciri daha güvenlidir. |
I want to secure my data. | Verilerimi güvence altına almak istiyorum. |
I use an old computer. | Eski bir bilgisayar kullanıyorum. |
I used an old computer. | Eski bir bilgisayar kullandım. |
I used to use an old computer. | Eski bir bilgisayar kullanıyordum. |
Responsibility | Sorumluluk |
Swiss people do sports. | İsviçreli insanlar spor yaparlar. |
Freedom of thought | Düşünce özgürlüğü |
Nationality is not important. | Milliyet önemli değildir. |
I am sorry for being late. | Geç kaldığım için üzgünüm. |
The Middle Ages | Orta Çağ |
Public transportation | Toplu taşıma |
I went to the doctor to be examined. | Doktora muayene olmaya gittim. |
They had some political motto. | Bazı siyasi sloganları vardı. |
Ambassador | Büyükelçi |
If the table of six wins the elections, ... | Altılı masa seçimleri kazanırsa, ... |
They are pro-Turkish. | Onlar Türk yanlısı. |
Fifteenth of July | 15 Temmuz |
Traitor | Vatan haini |
In the long run | Uzun vadede |
They have to make an agreement with the European Union. | Avrupa Birliğiyle anlaşma yapmak zorundalar. |
They confiscated the oil fields. | Petrol yataklarına el koydular. |
Vitamin D deficiency | D vitamini eksikliği |
I am always on my computer. | Her zaman bilgisayarımın başındayım. |
For the first time | Ilk kez |
People of Switzerland | İsviçre Halkı |
For us | Bizim için. |
There are lakes everywhere. | Her yerde göller var. |
Ali has strong relationships with Europeans. | Ali'nin Avrupalılarla güçlü ilişkileri var. |
Many people come to Europe as refugees. | Birçok insan Avrupa'ya mülteci olarak geliyor. |
Our subscribers | Abonelerimiz |
They had to make their living. | Hayatlarını kazanmak zorundaydılar. |
In my free time | Boş zamanlarımda |
City center - downtown | Şehir merkezi - şehir merkezi |
Switzerland is a neutral country. | İsviçre tarafsız bir ülkedir. |
Bike roads | Bisiklet yolları |
Advertisement on politics | Siyaset reklamı |
Internal war - civil war | Iç savaş |
Ten years ago, I converted to Islam. | On yıl önce İslama geçtim. |
The election was held. | Seçim düzenlendi. |
Now, burka is forbidden in Switzerland. | İsviçre'de burka yasak. |
You can't ban things. | Bir şeyleri yasaklayamazsınız. |
Member of the parliament | Milletvekili |
When I think on my own, ... | Kendi kendime düşündüğümde, ... |
Sometimes my friend stay here overnight. | Bazen arkadaşım bir gecede burada kalır. |
For the time being | Şu an için |
School report | Okul raporu- karne |
I am ashamed of my country. | Ülkemden utanıyorum. |
Cigar | Puro |
Religious festivals | Dini bayramlar |
They don't think about death. | Ölümü düşünmezler. |
Addiction - habit | Bağımlılık - alışkanlık |
I am addicted to Turkish agenda. | Türk gündemine bağımlıyım. |
Swedish - Swiss | İsveçli - İsviçreli |
I was staying at the hostel. - I would stay. = I used to stay. | Pansiyonda kalıyordum. - kalırdım. |
When I was preparing breakfast, he approached me. | Kahvaltıyı hazırlarken yanıma geldi. |
So they can apply for asylum. | Böylece iltica başvurusunda bulunabiliriler. |
You need to get equivalence for your diploma. | Diploman için denklik almalısın. |
I am impatient. | Sabırsızım. |
After 8 o'clock | Saat 8'den sonra |
We had some doner at a restaurant ____ is close to the Congress Center. | Kongre Merkezine yakın olan bir restoranda biraz döner yedik. (which) |
I have a friend ____ lives in Portugal. | Portekiz'de yaşayan bir arkadaşım var. (who) |
Büşra, ____ is from Ankara, said me that she could fly. | Büşra, ki kendisi Ankaralıdır, bana uçabildiğini söyledi. (who) |
In the park, I saw two people ______ were harming trees. | Parkta, ağaçlara zarar veren iki insan gördüm. (who) |
I have a friend _____ has five eyes. | Beş gözü olan bir arkadaşım var. (who) |
There are some students ___ don’t take notes. | Not almayan bazı öğrenciler var. (who) |
The book ____ is on the table is very old. | Masanın üzerindeki kitap çok eski. (which) |
There is a student ___ doESn’t take notes. | Not almayan bir öğrenci var. (who) |
I don’t know the person ____ broke the fountain. | Fışkiyeyi kıran adamı bilmiyorum. (who) |
I don’t know the policeman ____ helpED us in the park. | Parkta bize yardım eden adamı tanımıyorum. (who) |
The policeman _____ helped us in the park died. | Parkta bize yardım eden polis öldü. (who) |
They built a new park _____ we can play football. | İçerisinde futbol oynayabileceğimiz bir park yaptılar. (WHERE) |
The policeman ____ helped us in the park is from Adana. | Bize parkta yardım eden polis Adanalı. (who) |
The book ____ I am reading is very enjoyable. | Okuyor olduğum kitap çok eğlenceli. (which) |
I don’t know the person ____ killED his neighbour. | Komşusunu öldüren adamı tanımıyorum. (who) |
Can you pass me the book ____ is on the shelf. | Rafta olan kitabı bana uzatabilir misin? (who) |
This is the cafe _____ we met my girl friend in the past. | Eskiden kız arkadaşımla buluştuğum kafe budur. (WHERE) |
The woman _____ my son saw in the park yesterday was a witch. | Dün parkta gördüğüm kadın bir cadıydı. (who) |
I saw a girl ____ was running. | Koşan bir kız gördüm. (who) |
My daughter draw a cat ___ was jumping. | Kızım zıplayan bir kedi çizdi. (which) |
The policeman ____ helped us in the park was a nice man. | Parkta bize yardım eden polis iyi bir insandı. (who) |
There were a lot of words ____ I didn’t know. | Bilmediğim bir çok kelime vardı. (which) |
The woman _____ I saw in the park yesterday was a witch. | Parkta dün gördüğüm kadın bir cadıydı. (who) |
I would like to live in a village ____ is located by the sea. | Deniz kenarındaki bir köyde yaşamak isterdim. (which) |
One of the students ____ name is Belgin is sick. | İsmi Belgin olan bir arkadaşımız hasta. (WHOSE) |
In this book, there is a poem ____ belongs to me. | Bu kitapta, bana ait olan bir şiir var. (which) |