Does living in NY make any financial sense after this pandemic?
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modos dinámicos
InteligenteMezcla inteligente de todos los modos
PersonalizadoUtilice la configuración para ponderar los modos dinámicos
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Modos específicos
Aprende con fichas
Escuchar y deletrearOrtografía: escribe lo que escuchas
elección múltipleModo de elección múltiple
Expresión oralPractica tu habilidad de expresión oral
Expresión oral y comprensión auditivaPractica la pronunciación
EscrituraModo de solo escritura
Does living in NY make any financial sense after this pandemic? - Marcador
Does living in NY make any financial sense after this pandemic? - Detalles
Niveles:
Preguntas:
20 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Yanılsamayı(illüzyonu) devam ettirdim | I’ve perpetuated the illusion |
I’ve perpetuated the illusion | Yanılsamayı(illüzyonu) devam ettirdim |
On yıllık sürekli endişenin bir diğeri namlusundan bakınca | Staring down the barrel of another decade of constant worry |
Staring down the barrel of another decade of constant worry | On yıllık sürekli endişenin bir diğeri namlusundan bakınca |
İkinci durgunluk molozundan çıkışımız | Clawing our way out of the rubble of the second recession |
Clawing our way out of the rubble of the second recession | İkinci durgunluk molozundan çıkışımız |
Biz olduğu gibi devam etmek delirmenin sınırında olduğumuzu hissettiriyor | It feels borderline insane to continue as we have |
It feels borderline insane to continue as we have | Biz olduğu gibi devam etmek delirmenin sınırında olduğumuzu hissettiriyor |
Shun | Sakınmak, uzak durmak, çekinmek |
Tekrar tekrar, defalarca | Time and again |
Time and again | Tekrar tekrar, defalarca |
Bu hata sadece benim | That miscue is solely mine |
That miscue is solely mine | Bu hata sadece benim |
Ama bunun olacağını biliyordum | But I knew that going in. |
But I knew that going in. | Ama bunun olacağını biliyordum |
Güvencesizlik | Precarity |
Precarity | Güvencesizlik |
Amaçsızlık | Futility |
Futility | Amaçsızlık |
Birlik | We’re living, as we have before, contingent on the generosity of others |
-e bağlı olarak | Contingent on |
Contingent on | -e bağlı olarak |
Ücretsiz izne ayrılmış olmak | Furloughed |
Furloughed | Ücretsiz izne ayrılmış olmak |
Gig | Kısa süreli iş |
Makul | Palatable |
Palatable | Makul |
Yıkılacak gibi | Top-heavy |
Top-heavy | Yıkılacak gibi |
Ama beni ucu ucuna ayakta tuttular | But they kept me afloat just enough |
But they kept me afloat just enough | Ama beni ucu ucuna ayakta tuttular |
Bir yerde çakılı kalacak kadar yeterince kandırıldım. | I was deluded enough to stick around. |
I was deluded enough to stick around. | Bir yerde çakılı kalacak kadar yeterince kandırıldım. |
Kınamak, ele vermek, ifşa etmek | Denounce |
Denounce | Kınamak, ele vermek, ifşa etmek |
Tehlikeli, belirsiz, istikrarsız | Precarious |
Precarious | Tehlikeli, belirsiz, istikrarsız |