Bora Bora New Vocabulary
🇬🇧 » 🇹🇷
Learn Turco From Inglés
Learn Turco From Inglés
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
Seleccione sus propios tipos de preguntas y respuestas
Bora Bora New Vocabulary - Marcador
Bora Bora New Vocabulary - Detalles
Niveles:
Preguntas:
101 preguntas
🇬🇧 | 🇹🇷 |
Charcoal | Mangal kömürü |
Does it worth it? | Buna değer mi? |
One third of the worlds's population | Dünya nüfusunun üçte biri |
Over 2 billion people | 2 milyardan fazla insan |
Almost everyone died. | Neredeyse herkes öldü. |
Barcelona always depended on Messi. | Barcelona her zaman Messi'ye bağımlıydı. |
Blank world map | Boş dünya haritası |
I have never read any books this year. | Bu yıl hiç kitap okumadım. |
Last year | Geçen yıl |
Paramedics | Acil tıp teknisteni - att, sağlık görevlisi |
Probably | Muhtemelen |
Exactly | Tam olarak |
Just after I saw her | Onu gördükten hemen sonra |
This is nothing to do with food. | Bunun yemekle alakası yok. |
I am afraid ... | Korkarım ki ... |
Unfortunately | Ne yazık ki, malesef |
Healing stones | Şifalı taşlar |
There's a little dent on my phone. | Telefonumda küçük bir göçük var. |
I dropped my phone. | Telefonumu düşürdüm. |
I must fulfil my duties. | Görevlerimi yerine getirmeliyim. |
I don't fully understand. | Tam olarak anlamıyorum. |
This place is strange. | Burası garip bir yer. |
Your comments are valuable. | Yorumlarınız değerli. |
I am going to ignore your advice. | Tavsiyeni görmezden geleceğim. |
Sweden | İsveç |
I am thinking of you. | Ben seni düşünüyorum. |
Being a college student is a privilege. | Üniversiteli olmak ayrıcalıktır. |
You will learn the profession. | Mesleği öğreneceksin. |
I will earn my own money. | Kendi paramı kendim kazanacağım. |
It is very difficult to have a profession. | Meslek sahibi olmak çok zor. |
Employer | Işveren |
How have you been? | Görüşmeyeli nasılsın? |
Actually, it is easy. | Aslında çok kolay. |
You'd moved to London. | Londra'ya taşınMIŞTIn. |
Patrick the predictable | Öngörülebilir patrick |
Bora the cool. | Havalı Bora. |
Suleiman the Magnificent | Muhteşem süleyman |
Fatih the Conquerer | Fatih Sultan Mehmet |
We've just celebrated our tenth anniversary. | Onuncu yıldönümümüzü yeni kutladık. |
Don't look so surprised! | Bu kadar şaşırmış görünme! |
Let's swap numbers. | Numaraları değiş tokuş edelim. |
Its skin can change color. | Derisi renk değiştirebilir. |
In the swamp | Bataklıkta |
Come visit me sometime. | Bir ara beni ziyarete gel. |
By changing your number | Numaranızı değiştirerek |
I won't be able to go. | Gidemeyeceğim. |
Apologise | Özür dilemek |
Disturb | Rahatsız etmek |
Peace | Huzur |
R.I.P | HUZUR İÇİNDE YATSIN |
Provide | Sağlamak |
Returnable | Depozitolu |
Purchase | Satın alma |
Receipt | Fiş |
Customer | Müşteri |
Employee | Çalışan |
Take your belongings with you. | Eşyalarınızı yanınıza alın. |
Blind | Görme engelli |
Deaf | Sağır |
Except | Hariç |
Hardware | Donanım |
Additional | Ek olarak |
Discuss | Tartışmak |
Upcoming | Yaklaşan |
They encouraged me to play the violon. | Beni viyolonu oynamaya teşvik ettiler. |
I didn’t really care for it at that time. | O zaman gerçekten umursamadım. |
I knew it was something I wanted to be a part of. | Bunun bir parçası olmak istediğim bir şey olduğunu biliyordum. |
I didn't have the opportunity to study. | Çalışma fırsatım olmadı. |
My dad inspired me to start learning classical music. | Babam klasik müzik öğrenmeye başlamam için bana ilham verdi. |
I pursue it as my career. | Kariyerim olarak devam ediyorum. |
He is a song composer. | O bir şarkı besteci. |
The mirror reflects light. | Ayna ışığı yansıtır. |
He plays the traditional music. | Geleneksel müziği oynuyor. |
Antarctica is covered by ice. | Antarktika buzla kaplıdır. |
It was registered on July. | Temmuz ayında kaydedildi. |
Asia is a continent. | Asya bir kıta. |
The existence of Antarctica was unknown. | Antarktika'nın varlığı bilinmiyordu. |
That continent was discovered in 1820. | Bu kıta 1820'de keşfedildi. |
He is the president of the government. | Hükümetin başkanıdır. |
There are 30 various countries in Antarctica. | Antarktika'da 30 çeşitli ülke var. |
Antarctica has no trees or bushes. | Antarktika'nın ağaç veya çalıları yoktur. |
There is a nest on the tree. | Ağaçta bir yuva var. |
I'm offended! | Ben rahatsız oldum! |
Several languages | Çeşitli diller |
Roughly the same size as the Netherlands | Kabaca Hollanda ile aynı boyutta |
Neutrality | Tarafsızlık |
A self-imposed policy | Kendi kendine empoze edilen bir politika |
They don't participate in wars. | Savaşlara katılmıyorlar. |
Since 1815 | 1815 'ten beri |
Due to their links | Bağlantıları nedeniyle |
The United Nations | Birleşmiş Milletler |
Ali running in the park | Parkta koşan Ali |
Experts studying | Çalışan uzmanlar |
Experts studying in the field of history | Tarih alanında çalışan uzmanlar |
(to) emphasize | Vurgulamak |
Family-related problems | Aile ile ilgili sorunlar |
Ali is committing crime. | Ali suç işliyor. |
Three-dimensional world | Üç boyutlu dünya |
You remind me of my father. | Bana babamı hatırlatıyorsun. |
Access to energy | Enerjiye erişim |