Aysegül's Course
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn Inglés From Turco
Learn Inglés From Turco
Practique preguntas conocidas
Manténgase al día con sus preguntas pendientes
Completa 5 preguntas para habilitar la práctica
Exámenes
Examen: pon a prueba tus habilidades
Pon a prueba tus habilidades en el modo de examen
Aprenda nuevas preguntas
Modo manual [beta]
El propietario del curso no ha habilitado el modo manual
Aysegül's Course - Marcador
Aysegül's Course - Detalles
Niveles:
Preguntas:
405 preguntas
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Evimde üç oda var. | There are three rooms in my house. |
Evim kullanışlı. | My home is convenient. |
Evim yüz elli metre kare. | My house is one hundred and fifty square meters. |
Gerçekten, aslında | Actually |
Misafir odası | Guest's room |
Oturma odası - oturma odası | Living room - sitting room |
Beş gün önce | Five days ago |
Trenle | By train |
Trenle seyahat etmeyi severim. | I like to travel by train. |
Zorba'yı Emile Zola'dan okudum. | I read Zorba by Emile Zola. |
Dağlar karlı. | Mountains are snowy. |
Pazar günü evde kaldık. | On Sunday, we stayed home. |
İş görüşmesi | Job interview |
Sağlıklı beslenmek için sebze alırım. | I buy vegetables to eat healthy. |
Ayşe'yi görmek için belediye binasına gittim. | I went to the city hall to see Ayşe. |
Bir vaaz verdi. | He gave a sermon. |
Alevi geleneklerinden bahsetti. | He talked about Alevi traditions. |
Kaç sefer | How many times |
Ayda bir kez | Once a month |
En az | At least |
Görebildiğim kadarıyla | As far as I can see |
Maalesef... | Unfortunately, ... |
Gönüllü mahkûm | Voluntary prisoner |
Gönüllü bir mahkum gibi görünüyor. | He seems like a voluntary prisoner. |
Haftanın altı günü kurs alıyor. | He takes courses six days a week. |
Cumhuriyet savcısı | Public prosecutor |
Temsilci olarak | As a representative |
Başkan yardımcısı | Vice president |
Başkaları adına | On behalf of others |
Başvuruda bulundu | Applied for |
Cenevre | Geneva |
BM Genel Merkezi | The UN Headquarters (HQ) |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi | The European Court of Human Rights |
Brüksel | Brussels |
Köln | Cologne |
Daha akıcı konuşmalısın. | You should speak more fluently. |
Arkadaşlarımla buluşacağım. | I'm going to meet my friends. |
Danışan | Client |
Konser için bir mekana ihtiyacım var. | I need a venue for the concert. |
En kısa sürede | As soon as possible |
Vakıf işleri ile ilgilenmeliyim. | I should deal with foundation works. |
Kendi başıma | On my own |
Konser fikrinden vazgeçtin mi? | Have you quit the idea of a concert? |
Bu şu an mümkün değil. | This isn't possible right now. |
En sevdiğim romancı... | My favourite novelist is ... |
Türkiye'de otuz yıl boyunca yaşadım. - yaşamışlığım vardır | I have lived in Turkey for thirty years. |
Ailemle akşam yemeği yedim. | I had dinner with my family. |
Şehir merkezine gidiyorum. | I am going to the downtown. |
Şehir merkezine gidiyordum. | I was going to the downtown. |
Dersten sonra, ... | After the lesson, ... |
Birlikte kutladık | We celebrated together |
Yaklaşık 30 dakika (yarım saat) yürüyorum | I walk for about 30 minutes (half hour) |
Sporda iyiyim. | I am good at sports. |
2 haftadır ingilizce öğreniyorum | I have been learning English for 2 weeks |
Bir plan yapmaya çalışıyorum | I am trying to make a plan |
Ev işlerini yaptım | I did the chores (housework) |
Yardımcımız yok | We don't have a helper |
Ütü yapmayı seviyorum | I like to iron clothes |
Ütü yaptığımda | When I iron |
Hiç almanca konuşmaz | He never talks German |
Maalesef | Unfortunately |
Mükemmeliyetçi | Perfectionist |
Korkutucu hikaye | Scary story |
Şanslıydık | We were lucky |
Hepimiz | All of us |
Deneyim, tecrübe | Experience |
İşim sırasında hiç sıkılmadım | I was never bored during my job |
Kolayca sıkılırım | I get bored easily |
İçecek suyumuz yok. | We don't have have any water to drink. |
Çalar saatimi erken kalkmak için ayarladım. | I set my alarm clock to get up early. |
Kilo vermek için su içiyorum. | I drink water to lose weight. |
Ekmek almaya gittim. | I went out to buy bread. |
Okula gitmek için otobüse biniyorum. | To go to school, I take a bus. |
Para kazanmak için çalışmalıyım. | TO earn money, I should work. |
Biraz ekmek almak için süpermarkete gittim. | To buy some bread, I went to the supermarket. |
Anneme yardım etmek için salata hazırladım. | To help my mother, I prepared the salad. |
Cep telefonumu arkadaşlarla konuşmak için kullanıyorum. | I use my mobile phone to speak with friends. |
Yorgun olduğumda, uyurum. | When I am tired, I sleep. |
İşe gittiğimde, işe başlarım. | When I go to work, I start to work. |
Dün eve geldiğimde ceketimi çıkardım. | When I came home yesterday, I took off my jacket. |
Eve geldiğimde, .... | When I came home, .... |
Okula gittiğimde ... | When I went to the school, ... |
Şehir merkezine gittiğimde ... | When I go to the city center, ... |
Şehir merkezine gittiğimde biraz çilek alacağım. | When I go to the city center, I will buy some strawberries. |
Şehir merkezine gittiğimde kahve içeceğim. | When I go to the city center, I am going to drink coffee. |
Ankara'ya gittiğimde Anımkabir'i ziyaret edeceğim. | When I go to Ankara, I am going to visit Anıtkabir. |
Ankara'ya gittiğimde Anirkabir'i ziyaret ettim. | When I went to Ankara, I visited Anıtkabir. |
Yorgun olduğumda biraz dinlendim. | When I was tired, I had some rest. |
Yorgun olduğumda ... | When I was tired, ... |
Meşgulken ... | When I was busy, ... |
Sabah yorgun olduğumda ... | When I was tired in the morning, ... |
Sabah açken bir şeyler yedim. | When I was hungry in the morning, I ate something. |
Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkarıyorum. | When I come home, I take off my shoes. |
Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkardım. | When I came home, I took off my shoes. |
Şehir merkezine gittiğimde biraz alışveriş yapıyorum. | When I go to the city center, I do some shopping. |
O pizzayı yediğimde başım dönmüş hissettim. | When I ate that pizza, I felt dizzy. |
Oğlumu okula götürdüğümde öğretmenini gördüm. | When I took my son to school, I saw his teacher. |
Okulumu bitirdiğimde doktor olacağım. | When I finish my school, I am going to be a doctor. |
Kitap okuduğumda mutlu hissederim. | When I read books, I feel happy. |
Alışveriş merkezinde bazı mağazalar var. | There are some stores in the mall. |